24 Mart 2011 Perşembe 3 şahıs gencim güzelim diyor

Hulk, metro tekmeler mi hiç

Öğretmenliğe başlayalı 1 ay 2 gün oldu ve size şu kadarını söyleyeyim, ben gerçek anlamda öğretmen oldum.
Bakın artık çocuklara neler diyorum;
-Bana cevap vermeyin, siz kötü olursunuz
-Çocuklar aramız bozulmasın
-Konuşan eksi alır
-İsterseniz muhabbetinize müdürün odasında devam edin
-Öyle bir sınav yaparım ki...
-Zaten sinirlerim tepemde, bi de sizle uğraşmayayım, çatacak adam arıyorum o sen olma çocuğum
-Afyonumu patlatmadan okula gelmişim bi de size susun diyorum, konuşmayın be!
-Evet neler anladınız, güzel bi şekilde özetleyebilecek olan varsa artı vereyim.

Öğretmenliğim bunlarla da sınırlı değil. Yeni bi şenlik akımının öncüsü oldum. Artık her perşembe müdür yardımcısının odasına çocuk getiriyorum kavga gürültüyle. Kadının yine yüreği ağzına geldi beni o sinirle görünce. Bugün öğrencilerden biri "Hocam siz sinirlenince gözleriniz büyüyor" dedi. Demek biraz daha sinirlensem iyice Hulk'a dönecem.
(Bu arada ne kadar az yazıyorum farkındayım zira artık banyo yapmaya bile vakit bulamıyorum. Yalan değil olm gerçek! ahaha)
Az önce işte yorgun argın eve geçecem sokağın başındayım, 3 tane velet gördüm bi yere tırmanmaya çalışıyorlar. Şişşt dedim. Affalladılar bi. Napıyosunuz dedim. Çocuklar iyice şaşırdılar, sonra benim jetonum düştü. Napıyorum lan ben dedim. Eskiden olsa tırsıp lan başka sokaktan gideyim en iyisi diyecek olan ben, çocuklara laf attım. Çocuklar da bişi demediler, uzaklaştılar zaten. Ahahahaa...
Sayın sanşayn, yüzyılın işsiziyim diyen bendeniz geçen hafta bi labla anlaştı, bu pazartesi oraya da gitmeye başladı. Gel gelelim bizim programımız ne boktan oldu izleyelim. Pazartesi Marmara'ya gidiyorum, sonrası lab. Salı-çarşamba-perşembe-cuma ilkokul, sonrası lab. Cumartesi hep lab. Bi pazar boş.
Bugün işverenime ağladım ufaktan. Banyo yapmaya bile vakit bulamıyorum, isterseniz bırakırım işi diye te allaaam :)
Kuşlara nasıl hasretim anlatmak mümkün değül!
Dün akşamüzeri labda alkol solüsyonu hazırladım. gece rüyamda o alkolü kuşların kafesine döküyordum. Dökmeyeyim nolur, ölecek bunlar diyordum etraftakilere, arkadan bi ses sürekli hayır burcu dökmen laazım! diye gürlüyordu.
Önceki akşam eve dönerken yine işte cinler tepede, Otobüse bindim, trafik vardı, sonra otobüs kaza yaptı vs. indim bi hışımla metroya. Ama nası sinirliyim dişlerimi sıkıyorum falan. Metro yavaşlarken iğrenç bi ses çıkarıyor ya, işte o sesi duydukça vagonları tekmeleyesim geldi. Resmen hareket halinde olan metroya tekme attığımı düşündüm lan!
Ha bu arada dünya küçük, blogspot daha küçükmüş. blogspotta nitelendirdiğim "güzel insanlar" arasında olan "miskin" adlı arkadaşla labda tanıştık. O ismimi görünce tanımış, hello sanşayn deyü. Evet 3-4 saat kadar bu tesadüfe ağzım açık kaldi. Vay sanşayn vay didim :)
Haydin ben gittim. İnsanlık namına bi banyo yapayım artık.
7 Mart 2011 Pazartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

4 Mart 2011'de İstanbul'a güneş nasıl doğdu?

(ya da ilkbahar göçünün insan ruhuna faydalarından bi kuple)

byk o sabah uyandığında canı çok sıkkındı. Okul-ev-iş arasına sıkışmış olan ruhu, zamanın güzelliklerine hasret kalmıştı. Kuşlara gidememiş martılara bile bakamamıştı. Sosyal ilişkileri pek tıkırında sayılmazdı. İşi çok yoruyordu ki işini sevmiyordu zaten. Pazartesi uyandığında "nolur hafta bi an önce bitsin" diyordu. böyle böyle cumaya varmıştı.
Giyindi, hava çok soğuktu. Zorla birkaç lokma tıktı ağzına. Çayı okulda içerim dedi. Çantasını toparladı evden çıktı.
Durağa yürüdü, karşıdan karşıya geçerken arabalara bakmak bile istemiyordu. Tek istediği bugünlerin sona erip gerçek anlamda baharın gelmesiydi. Hem doğaya, hem ruhuna.
Durağa varınca boynubükük bi şekilde beklemeye başladı otobüsünü. Hafifçe yokuş çıktığı için "çarpıntı" başlamıştı. Su içti. Su içerken kafasını yukarı kaldırdığında tepede bi kuş gördü. Gökyüzünü görmeyi bile mucize saydığı semtinde martıdan başka bi kuş vardı tepede. Şişeyi kapattı hemen. Ağzı açık, kuşu izlemeye başladı. Evet martı değildi bu! Kuş 4 sn kanat çırpıyor 4 sn süzülüyordu. Pırrrr.....Pırrr.... Bu uçuşu biliyorum dedi. Kanat genişliği, kuyruk uzunluğu.. kuşun siluetini tanıyordu! Atmaca! Bu bir atmaca!
Hem de onun semtinde. İlkbahar göçü. Atmaca.
İşte o sabah güneş böyle doğdu sevgili okurlar. İşine giden byk hiç sıkılmadı, hasta olmasına bile aldırmadı. Kuşlara gidememişti ancak bi atmaca onun kapısının önüne kadar gelmişti.

Ve 7mart günü.. byk bugün 2. kez dahiliyeye gitti. hala kuşlara hasret.
 
;