23 Ekim 2009 Cuma 6 şahıs gencim güzelim diyor

blogsahibi nerdeydin lan!

10 gün ne yer ne içersin diye düşünmedim, aksattım seni canım sanşaynım. üzgünüm. ağlıyorum şu an inanmazsın. hayat acımıyor. peki son 10 gün neler oldu hep birlikte görelim!
bikerem istanbul'a gittim. artık otobüsle istanbul yoluna tahamülüm kalmıyor onu hissettim bi kez daha. yol git git bitmiyor. daral geliyor afaganlar basıyor. evet
sonra düğün gördüm. ulan bi ankara havası çalmadı şerefsizler. o kadar bozuldum ki anlatamam. 4 yıldır düğün namına bişi yapma etme. sonra hop davetiye gelsin. vay efendim süslen püslen git. angara havam çalmasın he mi?! yerim ulan o düğünü. fidayda olsun, efenime söyleyeyim misket olsun bunlar düğünün bereketidir, uğurudur, nazar boncukudur. bilemedi yeni nesil.. bilemediii...
ha külotlu çorap giyme özürlüymüşüm onu farkettim. na bunu yazarken aklıma çorabımsı spreyler geldi. yüzyılın icadı olduğunu düşünüyorum şu an kendisi için. spreyi bacağına sıkıyorsun, çorap varmışçasına pürüzsüzlük görüntüsü mü neydi. ha benim bacaklar zaten pürüssüz tabiğ he
topuklu ayakkabı için de aynı özür geçerli. ayağım taraklıymış. naletmiş. töööbe estağfurullahmış. sonracıma falan derken yine türkiye standartlarının eccük üzerinde olan boyumu vurgularcasına düztaban giydim 30m boyundaki insanların arasında!
ankaraya döndüm. dersler başladı tam gaz. aman pek şahane. tabi günü gününe çalışıyorum evet. yaa.. çok günü gününe çalışıyorum. hatta derse girmeden bi çalışıyorum dersi daha iyi dinlemek için. ne demezsin.
lab raporunun son günü bugündü, iki gündür aman napsam da pazartesiye ertelesem diye ağlıyordu bendeniz. sabah hocayı gördüm. hocam pazartesi raporu versem olur muuğ diye ağlamaya başlamıştım ki kendisi melek çıktı. tabi tabi dedi. hay ben seni yerim dedim. koşarak meliykelere varıp "havada topuk tokuşturma hareketi"ni yapacaktım ki denyo pantolonum müsade etmedi, bi güzel düştüm. ha dizimin morluğu acısıyla kalsam eyvallah. merdiven inerken ebemin ağlamasıyla kalsam ne ala. millet gözümün içine baka baka güldü ya. of. o koydu lan. arkamdan gülün arkadaşım. tek ergenliğim bu lan. ben düşünce yüzüme gülmeyin başka bişi istemem argadaş!
ha böcek işleri son sürat. günde en az 5 tane öldürmezsem kendimi iyi hissetmiyom, bi eksiklik oluyor.
bi de dün akşam if'te yasemin mori'ye gittik. yasemincim. çok güzel söylüyosun iyisin hoşsun da.. şarkıları o kadar uzatma be gülüm be. hele hele şarkının bi cümlesini alıp yedibinbeşyüzelliüç kere hayvan gibi haykırarak söyleme cicişim ya. beynimin hamuğagodun ya. yapma aşkitom onu. usulca söyle bırak he. aferim kızıma.
yarın eski dostlar(!)a gidicem. bakalım tiyatro ne alemde he.
öpenzi beybifeysullahlarım.
13 Ekim 2009 Salı 0 şahıs gencim güzelim diyor

kendini maykıl ceksın sanan buzdolabı!

efenim şöyle. hani beyaz eşyalar genelde sakin sakin dururken, günün en sakin sessiz anında birden bire yüksek sesle çalışmaya başlarlar ya. heh! bizimki de o yüksekses kısmına geçerken kendini maykıl ceksın sanıyor, öyle sesler çıkarıyor ki, ahanda biid it başlıcak şimdi lan diyorsunuz ister istemez. şarkının giriş müziğidir kendisi.
tabi video başlığı olaraktan mickael yazan arkadaşı da öpüyoruz ailecek. hayat sana hiç acımadı dostum biliyorum!

Mickael Jackson - Beat It

sabahtan akşama kadar beat it mırıldanmamın sebebisin buzdolabım!
12 Ekim 2009 Pazartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

bittiniz olm!


valla bittiniz!
çamaşır çilesi çektiğim şo gün, bana bunu yapmayacağdınız!

havalar soğur yarın öbürsü gün, gidersiniz dedim. cam pencere açmadım, boşu boşuna haremime girmiş bulunmayın, ben de canınızı almayayım dedim. kapının altında açıklık kalan yere sizin için kumaş koydum, yine girmeyin diye. girmeyin de ben de sizi öldürmeyeyim, sakin yaşayıp gidelim diye. ama yoooh! siz gevurlar dayanamadınız yine sinirlerimi hoplattınız!

efenim. ben bu hayvaceğızlardan her gün en az 2 tane öldürüyorum. evet yapıyorum bunu. hobim mi? yoo dostum. mahremimde istemiyorum kendilerini. evet. abidik gubidik yerlerde gezmelerini izlemek istemiyorum. sabah uyanıp kendimi koltuğa attığımda, karşıdaki koltukta yürümekte olduğunu, efenime söyleyeyim, sakin sakin bilgisayarda yazı yazarken birden bire perdeden aşağıya gezindiğini, yok efendim ben yatmak üzere odaya girmişken bu garibanın pijamamın yanında olduğunu görmek istemiyorum haklı olaraktan. bir olur, iki olur.. ama her gün olmaz ki arkadaşım. yerini yurdunu sınırını bil dimi.
olağan çamaşır krizimi yazıyordum ki aralarından en cesuru (yiğidi öldür hakkını yeme) salonda uçmaya karar verdi(evet uçuyorlar!). vay dedim sen misin. hangi yüzle buralara geliyorsun, ben demin 2 tanenizi şehit etmedim mi he? diye seslendim. tınlamayarak perdeye iniş yaptı. du dedim geliyorum. terliğime davranıp. (terliğime de çok üzülüyorum. hem canlarını yakmamak için yavaş vuruyorum, böyle suları falan çıkmasın diye, hem de vicdan falan) sonra işte kovalamaca olsun, bundan sonra acımıyom lan size olsun bi takım olaylardan sonra yazıyorum işte.
sözüm sana kırmızı_uğurböceğimsi_ama_daha_uzun_olanı_meliykeye_sordum
_coleoptermişsin_haddini_bil!, okkalı bi settürün gidin diyor, yallah tazzik diyorum size. galkın gidin lan. almanyadan oğlum gelicek gerekirse. hoşt.
0 şahıs gencim güzelim diyor

kendini çamaşır makinası zanneden insan!

evet! çamaşır makinasıyla yarışabilirim sandım. bende iki don bi atlet yıkayabilirim sandım. hay ağzıma zıçayım. staj raporu yazmayayım diye ne hallere düştüm. bileydim staj yapmazdım lan. valla.
efenim herşey odaya gelmemle başladı.
artık bugün rapordan kaçamıcak, stajda hangi romanlar okuduğumu, ne muhabbetler dinlediğimi, çalışanların çocuklarını, çocuklarının adlarını, önceki akşam ne yediklerini, haftasonu kimlere misafirliğe gittiklerini, aman da havaların çok sıcak geçtiğini, akşam yağmur yağabilirleri falan ne gördüysem yazacaktım. kafamda cümleleri oluşturmuş, planları hazırlamış odaya varmıştım ki, içimde, rapordan hala kaçabileceğini sanan küçük bi burcu dürtükledi. git çamaşırhaneyi öğren çamaşır yıka kızım bu ne pislik öğğ falan dedi. iyi dedim seni mi kırıcam. gittim görevliye. 1 saat sonra akşam görevlisinin geleceğini, ona sormam gerektiğini çünkü şu an makinaların dolu olduğunu, zaten randevu diye bişi olmadığını, çamaşırhane boşalasıya insanların görevliyi arayıp oranın kapısını açtırdığını, böylece çamaşır yıkadıklarını öğrendim. tabi odaya varınca sen bi üşen.. bi üşen.. yok gidicem de, arıcam da, aman da orası boş olacak da, yok efendim renklileri ayırıcam da...
arçelik çamaşır makinasından neyim eksik lan benim dedim! allah el vermiş kol vermiş akıl vermiş fikir vermiş (sıpoylır: yazının sonuna doğru bu iki maddeyi tartışıcam kendi içimde) neden ben de iki parça giysimi yıkıyamayayım ha dedim. önce biraz bilgisayarda oyalandım. (Tabi ki!) sonra bişiler atıştırdım. falandı filandı derken en sevdiğim hırkamdan başlamaya karar verdim. lavaboda yıkıyorum güzel güzel, şerefsiz durulandı mı anlamadım pek. bende paso dayandım suya. (Zaten arsenikli içemeyoz) baktım oldu gibi. bi iki de iç çamaşırı davranayım dedim. onlar çok kek çıktı. küçük parça olduğundan hemen yıkandı paklandılar. du dedim bi iki hırkamı daha yıkayayım. 3. hırkaya geldiğimde kol kaslarımda minik yanmalar hissettim. dedim burcu olacak bunlar. makinada o kadar elektrik harcıyor. sakin ol kızım dedim. hırka yıkamaya tövbe edince biraz dinlendim. iki penye neyim yıkayam dedim. onlar da ince falan yine çok kek oldu. oh dedim kaptın sen bu işi. tam rahatlamış odaya dönüyordum ki buram buram kirlenmiş pantolonlarla bakıştım. uzuuun bi hassteer sonrası, 3 tanesini gözüme kestirdim. hay kestirmez olaydım. hay o odaya dalmayaydım. hay rapor yazaydım.
bildiğin mahvettiler beni lan! acımadı insafsızlar!
lavabo bana dar gelir diyerekten duşa attım kendisini.
ey sanşayn! duşta ne yıkanır? insan yıkanır. bu kotun ne işi vardır dimi! yooh. sabunlamak dert. sabunladığın öküzölüsünü kaldırmak bi dert. onu durulamak en büyük dert. bittim ya. bildiğin bittim. belim kolum götüm.. her yerim bitti. ilk kotu yıkarken yaptığım hataları yapmamaya dikkat ederkek ikinciye geçtim. (hatalar için bkz. cepleri kontrol etmeden suya atmak, ters çevirmeden yıkamak, önce tümden ıslatıp sonra parça parça sabunlamak, o parça sabunlanan yeri durulamadan başka bölgeyi sabunlamak gibin)
3. kot pantolona geçemedim. gücüm guvvatım galmadı. yoruldum. hayat enerjim gitti. sanayi devrimi getirileriyle baş edemeyeceğimi anladım. işçi olarak makinalara yenildim.
akıl fikir mevzuuna gelince. bence var ama her zaman kullanmıyorum. çılgınım çünkü. o yee. of. lan çok yoruldum cidden ama
Kendime not: bi daha duşta kot yıkamam gerekirse üzerime giyip yıkanacam.bi taşla iki kuş. fuliş kazanova misali! uu beybi beybilik durumu görmezden geliyorum şimdilik.meh meh
11 Ekim 2009 Pazar 0 şahıs gencim güzelim diyor

benim başıma gelmez demeyin!

günün birinde kendinizi tırt türk dizisi başrol oyuncusu gibi hissedebilirsiniz! bi anda nolduğunuzu anlamazsınız. ama buram buram doktorlar olsun, efenime söyliyeyim kavak yelleri olsun, sonracığıma sevdam dağlarda gezer olsun, (bkz. memleketinin dizilerini hatırlamayan türk genci) adeta o sahneyi yaşıyormuşçasına şaşırabilirsiniz.
misal, kadın başrol oyuncusu hamile olduğunu öğrenir, ancak mevcut çocuğun babasıyla konuşmadığından kürtaj yaptıracaktır, o gün hastaneye çocuklarıyla oynaşan anneler gelir. hepsi ilk defa çocuk seviyormuşçasına na bu hamile bayanın önünde çocuklarını yerler yutarlar. dolayısıyla bizimki takkesini önüne alıp bi kez daha düşünür falan filan.
bende de şöyle bi "zen anı" oldu:
işte aman da bi işe giriyorum, vay efendim nolacak, yok efendim 1 ay sonra pişman olur muyum, aman hacu ne edelim, öyleydi böyleydi diye buram buram yakın gelecek merakıyla paniğiyle gezerken, arkadaş ortamına düştüm. benle aynı dertten muzdarip birine hiç düşünmeden "zamana bırak hacu nolacah yaa" dedim. bildiğin tırt türk dizisi başrol oyuncusu oldum. kendi derdime ayılıp bayılırken, sözkonusu başkası olunca hop diye akıl verdim karar verdim. (koyun verdi kuzu verdi, dostlar beni hatırlasın, aşık veysel mix)
neyse. geyiği bırakıyorum vee yazının sloganına tekrar dönüyorum!
olmaz olmaz demeyin!
olabilür.
0 şahıs gencim güzelim diyor

pazar halleri

-günlerdir yazmıyorsun beybi
-yazıciim dostum.. yazıciim..
okurun iyisi bugün de belli olandır dostlar! 3 gün sayfaya bakmayınca öyle "güzel insanlar"dan çıkmakla olmuyor.
öncelikle staj raporu yazıcim. bi haftadır onu yazıcim. aman da ne kadar günü gününe çalışıyorum. oyh. nazar değmesin.tabiğ...
staj raporundan sonra çamaşır yıkıciim.. 2 haftadır çamaşır yıkıciim.. yapıcim tabi. evet. amin.
mp3çaları güncellicim..
fotoları ufaktan devianta koyuciim..(bu arada bi yere foto yüklemekten nefim nefim nefret ediyorum, zira başlık bulana kadar annem hüngür şakırt hüzün seli yaşıyor)
ekmek süt yumurta alıcim. yemek yapıcim.
özel çalışma alsam mı almasam mı ona karar vericim. (geçen sene çalıştığım hocayla devam etmeyi düşünüyorum ama en son verdiği ödevi yazmaya kasarken ki son geceye bırakmıştım kendisini, "Allahım eğer bu ödevi bu gece bitirmezsem 50 yaşıma kadar evlenemeyeyim inşallah!" diye kendime beddua etmişliğim, o gazla 3 saatte ödevi bitirmişliğim mevcut. şimdi yemiyor pek.
lastfm, maykıl ceksın radyosu bugün.
bi de ulusa (kızılaya) sesleneyim, efenim ortam gürültülüyse, aklım başka yerdeyse ve siz bana bişi anlatmaya kalkarsanız yarımağızla, ben size "heehe, hııhı, eeheh, evet, hıı" gibi tepkiler veririm içten bi gülümsemeyle. siz bana bira getirmiş, o katta adisyon açılmadığını biranın ücretini beklediğinizi söyleyebilirsiniz, bütün bunlara "heehe, evet.." diye gülümsemiş olabilirim. 3 kere aynı şeyi tekrarlamış olabilirsiniz. hiç sıkılmadan aynı tepkileri veririm. ta ki yarımaazınızı bırakıp adam gibi söyleyene kadar. neyse. kusura bakma nedjima elemanı. miyav miyav konuşuyordun anlamadım işte.
en son lisedeyken düğüne gitmiştim sanırım, haftasonu istanbula düğüne gidiyorum gençler. angara havası çalmazlarsa üzülücim. bi de müthüş tespitler yapmayı planlıyorum. o yeee.
lastfmde dolandım.. kesinlikle petshopboys, daft punk, phoenix, jamiroquai insanlarının bu aralar daha bi favorim olduğuna inandım. travisi özleidm. red hot chili yi öptüm.oyh.
konser dans neyim olsa da yesek lan.
yoo dostum yoo...
rapor yazıvicivokke!
bi de şey, sayfaya şarkı şeysi nası eklerim ki, işte link gibimsi. ya da farklı temalar olsun bişiler.. renk gelsin yavruceylana..
öperim alaynızı. o ye.
5 Ekim 2009 Pazartesi 1 şahıs gencim güzelim diyor

205

aslında gönlümden geçtiği gibi fotoğraf çekmeye ne kadar üşeniyorum bi bilsen...
hep odada olup, pencereden güneşin batışını izleyesim var. güneşe hasret kalmışım. o kadar özlemişim ki bu manzarayı! bildiğin vanilla sky günleri oldu. sanki o renklere sarılıyormuşum gibi oluyor seyrederken. valla bak. keşke tabandan tavana kadar pencere olsa. gökdelen kaplaması gibi.
gece zaten 4 5 gibi uyanıyorum illa ki. ay ışığının yüzüme vurmasını bekliyorum. sonrası uyuklama. arada dışardaki manzara ne alemde onu kontrol etmece.
güzel bence
bu oda, ekim ayı, saçımdaki kırmızılıklar, 4.sınıf dersleri, siti çimenleri...
uğurlu geldiler gibi. güzel gidiyor herşey.
insanın yaşadığı yer, bu kadar mı etkiler bünyesini?
bu kadar mı anlam katar hayatına?
hoşgeldin 205!
gerçekten deli gibi özlemişim ben seni :)
1 şahıs gencim güzelim diyor

konşuluk

barlar, diskolar, eylence yerleri ne diye var? sorarım ne diye ha! evde yüksek sesle müzik dinlememek için tabi ki. yok abi. bu kafayla olmaz. böyle gitmez. bu memleket ilerleyemez. avrupa birliği falan yalan.
ayı heryerde ayı evet.
taşındım ya hani. çok üşüyorum, sessizlik olsun falan dedim ya. haha. kıçımla gülüyorum yüksek müsadenizle şu anki halime. zira yan taraf diskoymuş. peeeh. yarım saat daha müsade verdim kendilerine. zira demin kapılarını çaldım duymadılar. yorulurlar diye umut ediyorum. yoksa yediricem o "seks.. seks.. seks on dı biiç.." adlı gerzek şarkılarını. yutturucam.. accık medeniyet, accık modernlik, accık efendilik, biraz da insanlık gardaşlar dicem. kendinize gelin ayılar dicem. şaka gibi.
oy.
yok ya beklemiyom lan yarım saat.
..şikayete gittim gelezem.. (bkz. kendi kendini gaza getiren insan)
geldim.
of çok pişmanım. efendi çıktı kız. step çalışıyormuş. canımsın kız. yeni kankam sensin. valla. öpücem seni en kısa zamanda. kusura bakma bile dedi. bütün satırları silesim falan geldi ama uzun zamandır gönlümden geçeni hop diye yazamadığımdan (uyandırmaya) kıyamadım. sevdim seni konşu. efendi olalım ciğerim senin komşu. ay lav yu beybi!
4 Ekim 2009 Pazar 0 şahıs gencim güzelim diyor

ola

hello sanşayn. nasılsın iyi misin. biz bugün mangal yaptık. yarın da dersler başlıyor. günü gününe çalışçam sanşayn. inanamıyorsun di mi canım. yaa. valla hep ders çalışçam olm. bugüne kadar gezdiğim tozduğum yeter. eccük iş yapmasın barlar eylence merkezleri nolacah di mi. bu yazı da biraz istek üzerine. kıramadık sevenleri, isteyenleri. yazdık dolayısıyla. olsun. öperim sanşayncım. bence dersler başlamadan rakılı sucuklı mangallar yapsın insanlar. hatta bana ikram etsinler. severim onları pek çok. öyle işte. güzel müzikler falan. hadin hayırlı uğurlu olsun yeni dönemimiz. heee. ondan. tenk yu. sit davn.
3 Ekim 2009 Cumartesi 4 şahıs gencim güzelim diyor

görmemişin odası


gör memişin odası(nı). ahanda kelime oyunlarına da başladım. niye. asistan blokları sarhoş etti beni mutluluktan. of. bi insan 5.yılında mı çıkar cennete. önceden aklım nerdeymiş benim. ah niye önceden savaşmamışım bu torpahlar için! of. neyse geç oldu. güç olmadı. (oldu da olmadı nooldu da olmadı) 4 yıldır efendi imajıyla burlarda gezinen ben, bana verilen söze uyulmayışına çok sinirlenip, gaza gelip, "seni yenezeem idaare!" nidalarıyla her yerde bağırıp çağırdım. bağırırken şakayla karışık tehditler savurdum. esprili cümleler kullandım. "yakarım lan burayı, sonra da hapislerde çürürüm, zerre komaz haa" dedim. gek gek güldüler bana. deli olduğumu sandılar. abartılı tehditlerime "camdan atarım seni kız"larla karşılık verip, "istersen beraber atlarız şekerim olur bence hahaa" cevabını aldılar daha da güldüler falan. ben de asistan bloğuna çıkana kadar hergün idareye gidip "oda çıktı mı he" diye soracağıma, onları kendimden bıktıracağıma yemin ettim. bugün 3.gidişimde teyze iyice deli olduğuma karar verdi. "ben seni erken bekliyordum" dedim. dedim gecikmemin sebebi var. ta taaa diyip annemi aldım odaya. kadın ağlayacaktı. inadım onu yıldırmış olmalıydı ki son bi darbe de şu cümlem oldu galiba, "evet bugün bana çok güzel haberler vericeksiniz, burcu asistandaki odan hayırlı olsun canım yavrucum diceksiniz biliyorum" dedim.
vee.. kazandım dostlar! meğersem tuttuğumu koparabiliyormuşum istersem. heyt be dedim. helal olsun kızım sana dedim. aferim lan dedim. dedim de dedim. tabi bütün bu göttavanlığım eşyaları taşıyana kadardı. elli kere beytepenin güneşinde yürüyünce ağzıma zıçıldı sankim. buram buram yorgunluk doğduğuma doğacağıma pişman etmek üzereydi kiii....
...
resmen karanlıktan aydınlığa çıktım. 205. batıya bakan iki megapencere.. günbatımı.. 2. kat.. 1+1 daire.. mutfak falan.. rabbim sana geliyorum dedim. cennet mi la burası dedim. şükür kavuşturana. hell yea. dedim. çok güzel dakikalardı. hala öyle gerçi...
odanın neresinde naapsam, nerlerde ders çalışsam falan diye planlar hayaller kuruyorum. günbatımını kaçırmamalıyım artık.
bak bildiğin görmemiş gibi oda anlatıyorum ha. ayıp. olan var olmayan var. of. amaaan. zaten 1 senem kalmış.
(o diil de kaşınmaktan ölezem birazdan. odada karınca yuvası gibin bişi var. zıplayan karınca olur mu demeyin. çekirge misali sabit durmuyo hayvanlar. of. huylandım hağ)
uyku. uyku. uyku.
neyse. işte. 205i zaten severdim c bloktan kalma. daha da sevdim artık.
dikkatim dağıldı hep. resim falan koymaya çalıştım. gözlerim kapanıyo bi de. artık bi kahve içerik genç. hadin öperim.
1 Ekim 2009 Perşembe 2 şahıs gencim güzelim diyor

bir.ekim

şimdi geldim odaya. bi haftadır mp3çaları yanımda taşımıyorum. işte şehrin sesidir, çantam küçüktür, pilim bittidir, osuruktur, şudur budur diye almıyordum yanıma. artık bütün gün aynı şarkıyı söyler olunca canıma tak etti.
jeff buckley- everybody here wants you olsun. lilac wine olsun. cef'ten daha niceleri olsun. arada bi cranberries'ten pretty ossun. sonracııma, arada bi bülent ortaçgil ve çeşitli şarkıları falan filan derken kendi kendime sayıklar oldum. dün maltepe ankarayında beklerken mevcut gürültüden faydalanıp kendi kendime baya güzel mırıldandım hatta.
o kadar uykum var ki anlatamam. aslında yazasım çok. ama dışarda hava çok güzel. (gerçekten lan!) odaya girmeden işte biraz kapının önünde oturdum. hem kimseler yok mis gibi. hem de hafiften sıcak bi rüzgar esiyor böyle. uzakta şehrin ışıkları falan filan şiir feşmekan derken uyumama ramak kalmıştı.
of.
dışarda içtiğim yetmedi. bakın ne kadar da muhteşem düzgün yazıyorum.
daha yanlış yazdığım da olmadı hele hele.
buraya müzik şeysi eklemek istiyor deli gönlüm. bilen biri varsa sevabına yazsın bana. öperim onu.
sabah sigur ros saatleri yaptık. şimdi jeff buckley anları. (allam sana ço şükür parçası çalıyor hatta) neyse.
kafam dolu biraz. o son kadehi içesim var...

1.10
 
;