12 Ekim 2009 Pazartesi

kendini çamaşır makinası zanneden insan!

evet! çamaşır makinasıyla yarışabilirim sandım. bende iki don bi atlet yıkayabilirim sandım. hay ağzıma zıçayım. staj raporu yazmayayım diye ne hallere düştüm. bileydim staj yapmazdım lan. valla.
efenim herşey odaya gelmemle başladı.
artık bugün rapordan kaçamıcak, stajda hangi romanlar okuduğumu, ne muhabbetler dinlediğimi, çalışanların çocuklarını, çocuklarının adlarını, önceki akşam ne yediklerini, haftasonu kimlere misafirliğe gittiklerini, aman da havaların çok sıcak geçtiğini, akşam yağmur yağabilirleri falan ne gördüysem yazacaktım. kafamda cümleleri oluşturmuş, planları hazırlamış odaya varmıştım ki, içimde, rapordan hala kaçabileceğini sanan küçük bi burcu dürtükledi. git çamaşırhaneyi öğren çamaşır yıka kızım bu ne pislik öğğ falan dedi. iyi dedim seni mi kırıcam. gittim görevliye. 1 saat sonra akşam görevlisinin geleceğini, ona sormam gerektiğini çünkü şu an makinaların dolu olduğunu, zaten randevu diye bişi olmadığını, çamaşırhane boşalasıya insanların görevliyi arayıp oranın kapısını açtırdığını, böylece çamaşır yıkadıklarını öğrendim. tabi odaya varınca sen bi üşen.. bi üşen.. yok gidicem de, arıcam da, aman da orası boş olacak da, yok efendim renklileri ayırıcam da...
arçelik çamaşır makinasından neyim eksik lan benim dedim! allah el vermiş kol vermiş akıl vermiş fikir vermiş (sıpoylır: yazının sonuna doğru bu iki maddeyi tartışıcam kendi içimde) neden ben de iki parça giysimi yıkıyamayayım ha dedim. önce biraz bilgisayarda oyalandım. (Tabi ki!) sonra bişiler atıştırdım. falandı filandı derken en sevdiğim hırkamdan başlamaya karar verdim. lavaboda yıkıyorum güzel güzel, şerefsiz durulandı mı anlamadım pek. bende paso dayandım suya. (Zaten arsenikli içemeyoz) baktım oldu gibi. bi iki de iç çamaşırı davranayım dedim. onlar çok kek çıktı. küçük parça olduğundan hemen yıkandı paklandılar. du dedim bi iki hırkamı daha yıkayayım. 3. hırkaya geldiğimde kol kaslarımda minik yanmalar hissettim. dedim burcu olacak bunlar. makinada o kadar elektrik harcıyor. sakin ol kızım dedim. hırka yıkamaya tövbe edince biraz dinlendim. iki penye neyim yıkayam dedim. onlar da ince falan yine çok kek oldu. oh dedim kaptın sen bu işi. tam rahatlamış odaya dönüyordum ki buram buram kirlenmiş pantolonlarla bakıştım. uzuuun bi hassteer sonrası, 3 tanesini gözüme kestirdim. hay kestirmez olaydım. hay o odaya dalmayaydım. hay rapor yazaydım.
bildiğin mahvettiler beni lan! acımadı insafsızlar!
lavabo bana dar gelir diyerekten duşa attım kendisini.
ey sanşayn! duşta ne yıkanır? insan yıkanır. bu kotun ne işi vardır dimi! yooh. sabunlamak dert. sabunladığın öküzölüsünü kaldırmak bi dert. onu durulamak en büyük dert. bittim ya. bildiğin bittim. belim kolum götüm.. her yerim bitti. ilk kotu yıkarken yaptığım hataları yapmamaya dikkat ederkek ikinciye geçtim. (hatalar için bkz. cepleri kontrol etmeden suya atmak, ters çevirmeden yıkamak, önce tümden ıslatıp sonra parça parça sabunlamak, o parça sabunlanan yeri durulamadan başka bölgeyi sabunlamak gibin)
3. kot pantolona geçemedim. gücüm guvvatım galmadı. yoruldum. hayat enerjim gitti. sanayi devrimi getirileriyle baş edemeyeceğimi anladım. işçi olarak makinalara yenildim.
akıl fikir mevzuuna gelince. bence var ama her zaman kullanmıyorum. çılgınım çünkü. o yee. of. lan çok yoruldum cidden ama
Kendime not: bi daha duşta kot yıkamam gerekirse üzerime giyip yıkanacam.bi taşla iki kuş. fuliş kazanova misali! uu beybi beybilik durumu görmezden geliyorum şimdilik.meh meh

0 şahıs gencim güzelim diyor:

 
;