profesör lengdın!

of o kadar çok özlemişim ki bu seriye dair birşeyler okumayı. resmen okumaya kıyamıyorum sayfalara satırlara. kitabı yarılmaya tırsıyorum, bitecek diye. ilk kez okumak o kadar güzel ki of.
melekler ve şeytanlar'ı ilk okuyuşumu hatırlıyorum... aboov. annemler gitmişti. bi ben evdeydim. kitabın en heyecanlı yerlerinden birindeyim muhtemelen, kendi kalp atışlarımı duyup tırsmıştım noluyo lan diye.
yine amcanın bi başka kitabını okurken öss zamanı işte. kitabı da babam okuyor o sıralar. ben gizli gizli başladım okumaya. yakalıyorlar, azar yiyorum, kitabı saklıyorlar, buluyorum yine okuyorum gizli gizli. evde saklanıp okuyordum lan..yuh bana.
hele dijital kale'yi okurken tatile gitmiştim annemlerle. 1 haftalığına güneyde, herşey dahilcilerden süper bi yere gittiydik. ben ikinci gün bi başladım kitaba. ne akşam yemeğine gittim, ne havuza girdim, ne güneşlendim. 3 günüm otel odasında geceli gündüzlü kitap okuyarak geçmişti. kitap bitince çok koymuştu lan..
ulan dan brown! ömrümü yedin yemin ediyom. olsun yaz sen devam et goçhum. aferim.

Not: hala rüyamda final çalıştığımı görüyorum. TBÖ sınavındaydım dün gece. sinir içinde uyandım. yine iki üç kişiye daldım zira...

anadolurah

sen nası bi adamsın ya.

sen ne tırt bi insansın ya.

derya baykalın oğlan versiyonu musun olm

konuşarock diye tırt isimli programlar yapıyorsun.

tamam amatör grupları falan çağırıp bi güzel çaldırıyorsun elemanlara, seviniyor çoluk çocuk. hatta zap yaparken birden bire programa takılıp direc-t'i gören (hatta direc-t'in bas gitaristinin üzerinde "redhotchilipeppers" yazısı gören) seyircileri de sevindiriyorsun. eyvallah goçum..

iyi de ne diye şarkı söylüyorsun ki kendi programında.

mal mısın lan

derya baykal mısın. nesin.

hoşt

"later with Jools Holland"

üzerine tanımam argadaşım.

anne ben hasta oldum.

peki nasıl?
o eskişehir soğuğundan sağ çıkıp, ankara ayazlarına dayanıp..
ben nasıl evde oturmak suretiyle hasta oldum?
insan evde oturarak hastalanır mı lan!
gidersin soğuk su içersin efenime söyliim dışarda koşarsın terlersin rüzgar yersin, yog efendim denizden çıktığında ıslak mayoyla uzun süre durursun. işte abidik gubidik yemekler yersin. falan..
hadi en olmadı taşa oturursun lan.
insan evde oturarak nasıl hasta olur biri diyiversin nolür.
çok büyük merakım var, bi o kadar da saygı duyuyorum kendime. ceviz kadar antibiyotikleri yutmaya başladım. (seçıle sevgiler.)

kendime güzel haber verem bi de:
ikinci dönem 4 tane dersim olacak sanırım. işte ben buna mezuniyet hediyesi derim. başka da bişi dimem. 4 ders ne lan?! bildiğin fantazi olm!!

ne var ne yok. he.

1. Artık karlar düşerken ağlamayın ço rica ediyorum. silin gözünüzün yalnızlıklarını.
2. Star tv ana haber bülteni, dün akşam bi haberinizle beni magmanın derinliklerine gönderdiniz. nasıl bi zekanız mizah anlayışınız var koçum sizin. eleman eline telsizi almış deniz kenarında karşı kıyıya doğru haykırıyor: dar gelirliden beyaz ete sesleniyorum, dar gelirliden beyaz ete! o sırada tavuk görüntüsü ekrana geliyor tavuk cevaplıyor : arkada polis telsizi hışırtısı sesi, ekranda yazı ;gidiyoruz biz. dar gelirli yine telsizle: nereye gidiyorsunuz, tamam. davuh: aynı sahneler yazı değişiyor sadece; rusyaya gidiyoruz, tamam. ölüyordum ya.. napıyorsunuz olm dedim. sonra dar gelirli yine telsizle kırmızı ete seslenmeye başladı. sütaş reklamının uçan inekleri geldi ekrana. oha dedim. allah ıslah etsin sizi dedim. star tv espri yapmasın bi süre.
3. Direc-t - Ama sen varsın. deli gibi dilime dolandı ağşam ağşam. rus kozmonotları uzayda pek bi yalnızlar.
4. öğrenci işlerinin sayfasından karneme bakabilen şanslı öğrencilerdenim. bütün derslerden geçtiğim için mutluyum, huzurluyum.
5. Olm dün gece rüyamda deneysel biyokimya finaline çalışıyordum kafayı yiyecektim. ertesi gün final vardı ve o kadar çok gelen giden oluyordu ki ben bi türlü çalışmaya başlayamıyordum. en son sinirlenip herkesi dövdüğümü hatırlıyorum. (o değil de ben rüyalarımda bayaa bi adam dövüyorum genelde) (nedir bu asabiyet kuzum..)
6. anaaa.. kek yapacam ben daha. gardaşcuazıma söz verdimdi. oysa ne kada tatlı uykum gelmişti. oyh..
7. si yu leytır elegeytır. in e vayl kırokodayl.

finaller bitti.. (şindilik)

vee finaller bitti. yarın karneleri alacıüüz akşam 5te. çamurdan olsun bizim olsun geçelim gidelim dedik görücüz bakalım.

bu arada sayın ankaralılar, istanbullular.. tropikal iklim kuşağında yaşıyorsunuz haberiniz yok dostum. eskişehirden soğuğu yemeden kimse miyavlamasın rica edicim. mevcut soğuk sebebiyle fotoğraf bile çekemedim lan! oyh.

pazartesi sabah yollara düştük gara gittik. eskişeeer yollarına. 8de bindik, 12.30 gibi indik. "trenin delisi" buldu yine. gırgır şamata vardık buz gibi torpahlara. 3 saat falan gezdikten sonra başka bi trene binip istanbul yollarına düştük. trene yerleşmeye çalışırken abidoğluylan rastlaştık. dünya küçük klişesini yaptık tabi hemen boş durmadık. sonra yemek vagonuydu uykuydu uzaylılardı hacettepelilerdi şaraptı leboydu falandı derken haydarabipaşaya vardık. ço güzel geçti tümüne bakacak olursak. ama yalnız başıma tren yolculuğu yapmam. deli sıkılırım gibime geliyor. ya da akşam yemek vagonundaki amca gibi köşedeki masaya oturur bi küçük deviririm sessiz sessiz. bilemedim.

bütün gün ev demizliği yaptım. ço eylendim. dışarı çıkmak lazım.

olm ankarada hiç kar yokken burda olması çok garip geliyür. yazdan beri ettiğim dualar tuttu, ankaraya kar yağmadı negzel :)

of yolculuğa dair anlatcak çok şey var aslında. biz şeye çok gülmüştük ama neydi o modundayım. ondan üzmicem sizi. hiç şeetmicem

"4. sınıflık"

ben ilkokul 4. sınıfta da çok zorlanmıştım. az önce birden bi fılaşbek yaşadım, ilkokul 4. sınıf. karanlık oda. masabaşındayız babamla. masa lambasının ışığı duvarlara gölgemizi vuruyor canavarlaştırıyor bizi falan. yeşil, saman kağıtlı bi matematik kitabı. sorular.. problemler.. babam bana matematik anlatıyor. oyy...
ulan gerizekalı soruları hiç anlamazdım be. yanlış yaptığım anda da babamdan kafama doğru minik bi el hareketi kaçınılmaz olurdu. hemen arkasından da "matematik hata affetmez!" derdi. ne küfrederdim matematiğe. sonradan bana bi hal geldi anladım hep. ama o 4. sınıf var ya. namıssız allaan belası.
şimdi yine 4. sınıftayım. mezun olma hasretiyle yanıp tutuşuyorum. sınavlar finaller. stres...
4'te var bi numara. içim daraliye. yapamıyem soruları yine. evde anlıyorum bi güzel, sınavda fransız kültürü öncüsü oluyom.
hala finaller dolayısıyla kapalıyız. 3 gün, 3 final kaldı bu çilenin bitmesine.
o diil de ben final zamanı bildiğin ders çalışıyorum lan. ço ilginç geliyo.

biz sizi ararız

finaller sebebiylen kapalıyız hocam.
(oğ yee beybi. canım finaller. of bayılıyorum. en sevdiğim bölüm benim bölümüm. iş miş önemli değil. of ne kadar eyleniyorum çalışırken. bakış açım çok güzel. hayat süper. bütün dersleri yaladım yuttum. oğ yee..)
(çok da fifi)

miyavlayan seyirciler bi settürün gidin.

o kadar muhteşem bi kapak ki! o kadar çok beğendim ki! of..
bebeyimsin neyşınıl coorafik.
sanırım bu kadar beni kendine çeken, son günlerde yaşadığım megastres. niye böyle oldum bilmiyorum. o kadar rahat bi insanken ben... değiştim. herkes değişti. bi değişik hallere geldim. (keane-everybody's changing diyoruz burda)
şimdi iyiyim. finallerin ağzına sıçtıktan sonra çoh daa iyi olacam bebeyim. yes halil! bu maçı alıcaz olm! (ulan hala derse başlamadım fak..)
haaa tabi bi de topluma seslenmek isterim
lan! hırbolar! (ahah hırbo ço komik lafmış, bayadır kullanmadıydım) tamam anladık, havalar soğuk diye dışarda sevişemiyorsunuz evet. ama sinemada bu yapılmaz ya. madem niyetin sevgilini elleyip film boyunca fısıldamadan sohbet etmek, 3filmbirden salonları diye bişi var memlekette. yallah lan. oraya git napıyosan yap. ha ya da al filmi git evinde izle gerzek. bütüüüüüün film boyunca mırmır sivişip konuşup gülüşüp, biz seni sessiz olun diye uyarınca morarmayı biliyon. tamam. ama bebeyim ben filmin komik yerinde gülerken bana dönüp "biraz sessiz.."diye tek kaşını kaldırıp konuşman hiçbi yamuğunu düzeltmez, anlıyor musun beni canısı. adamın dışarda çükünü keserler lan! yok. efendi konuşucum. pardonella. senin o sakal bıyığının örtemediği sivilceli suratını, kılkuyruk diye tabir ettiğim türden saçlarını, gerzek gözlüklerini, falan dağıtırım oğlum seni. yanındaki kız da kurtaramaz seni benim elimden. dua et, filmin sonunu merak ettiğimden orda kavga etmedim senle. çıkarken de sırf bişi söylemiş olayım diye ayağa kalkıp bi çift laf ettim size. (şimdi düşününce çok daha muhteşem laflar ederdim aslında lan ço pişmanım yeminlen) göt göt oturup bana cevap vermediniz, aferim. ulan bi de cevap verseydiniz allaama dağıtırdım orayı! bak yine kamyoncu yönüm öne çıkmakta. hayır portakalreçelim. kibar olmalıyım. öyle yani.
bi daha film esnasında miyavlayan seyirci gelirse salona çok pis şeyler yaparım. acımam. şimdi ders çalışmam gerek. öperim müsait yerlerinden.

koymaağz!

bütün fantazilerimi gerçekleştirmişsin. adamımsın yavrum. öpüyorum.

Video: Kaçak - Koymaz Benzer: kaçak, koymaz, müzik, music, song

(lcd hariç)
favori sahne: 00:54

özel çalışma halleri

gerçek annemi buldum. (anne kusura bakma)
şayeste hoca tam tahmin ettiğim gibi annem çıktı benim. bildiğin annem ulan.
yarın ödev tesliminin son günü. ben de dün gece yorucu bi maçın ardından bitirdim ödevi, sadece lab kısmının 3 hastası kaldı o kadar. bitti yani ödev. benim için bitti ulan. neyse belki o 3 hastadan bişi olmaz, bakmayayım yetiştiremedim hocam falan derim diye düşünüyordum bugün bölüme giderken. laba girmeden bi uğrayayım en azından yüzümü görsün falan dedim. girdim odasına. annem unutmuş tabi beni. (alındım hafiften) hocam dedim ödev bitti, makale istemiş miydiniz hatırlamıyorum ama ben yine de ekledim ödeve dedim. onu sorcaktım dedim. o da lab kısmı ne alemde dedi. dedim 3 hasta kaldı bitmek üzere. amaan haa dedi. sakın eksik teslim etme notun düşer çünkü, çok önemli o aman eksik yapma dedi. (içten içe bi dumur sözkonusu o an bende) peki hocam hemen bakıyorum şimdi preparatlara dedim. gittim laba falan.
abiiii! kadının içine doğdu lan ödevi eksik vereceğim. bildiğin annelik içgüdüsü. hissetti kadın! ohaa...
Şayeste hoca benim annem.
(ah bi de kör olmayasıca hastaların ne denyoluğu var bulsam! pezevenkler..) (evet lan ço sinirliyim karılara)

not: lan hocanın bi tane bile fotosu yok nette! çöş.

ikibinon

her sene olduğu gibi bu sene de yılbaşı akşamında "yeniyıla giremeyen adam" skecini düşünüp kendi kendime eylendim. (durup düşününce güldüğüm ilk 3 şey: "yırtık dondan çıkar gibi deyimi" , "almayanı dövüyorlar"ın gerçek olduğunu hayal etmek, "yeniyıla giremedik biz, almıyorlar" skeçleri) (ahahaha)
İstanbul şifa gibi geldi bünyeme. kendimi camdan atmayı, okulu bırakmayı düşünen ben, "bu maçı alacaz başka yolu yoh" gazıyla Ankara'ya döndüm.
çok gezmedim ama nikonla neşeli saatler yaşamaya baktım. bi de yan gelip yatmaktan yağ bağlamışım öküz ben, bi şişhaneden taksim meydana yürüyemedim. yarım gün istanbulu yayan dolaşaraktan kan ter içinde kaldım hatta yarım kilo verdim. (spor yapçam lan) (yalanın alası)
Artık eminönü çok delirtmiyor beni, kalabalığa "onlar da insan burcu sakin ol kızım" gözüyle bakabiliyorum. (benim için büyük, insanlık için daha büyük gelişme. içimdeki hayvan kontrol altında, kıps)
yeniyıl ağşamı babik-hala-ben raki içtik sülalenin garip bakışları altında. (hala alkollü versiyonumu garipsiyorlar) sonra daha da kalabalıklaşıp hep birlikte "bir şarkısın sen"adlı dünyanın en gerzek programını izledik. reklamları bile izledik. o sırada eve az rakı aldığım için kendime kızmaktaydım ben. televizyonda çoluh çocuh şarkı söyledikçe dünyadan uzaklaştığımı hissettim. yine de ankaradan sonra iyi geldi. o evde o kalabalıkla "ukela pınar altuğlan, sinirgülümsemeli erölevgin izlemek"bile iyi geldi. (yordun beni hacet.)
yoldan geldim yorgunum cağnım. oda soğuk. şaşkınım. saçlar yine kirmizi oldu. bi ona seviniyom. başka da bişi demiyom.
yarın maraton başlıyür. o ye..

bu maçı alacaz başka yolu yoh!

nidalarıyla otobüsten inip odaya vardım. bekle beni finaller dedim. seni yenezem beytepe dedim. ağzına zıçacam olm dedim. 6 final + 1 megaödev. 3 hafta.
oyh.
zaten buz gibi memleket. herkesin götü daş oluyür soğuktan, ço fit geziyoz. bu maçı alacaz olm. başka yolu yoh. ölümüne ders modları geliyür...