1 Ekim 2009 Perşembe

bir.ekim

şimdi geldim odaya. bi haftadır mp3çaları yanımda taşımıyorum. işte şehrin sesidir, çantam küçüktür, pilim bittidir, osuruktur, şudur budur diye almıyordum yanıma. artık bütün gün aynı şarkıyı söyler olunca canıma tak etti.
jeff buckley- everybody here wants you olsun. lilac wine olsun. cef'ten daha niceleri olsun. arada bi cranberries'ten pretty ossun. sonracııma, arada bi bülent ortaçgil ve çeşitli şarkıları falan filan derken kendi kendime sayıklar oldum. dün maltepe ankarayında beklerken mevcut gürültüden faydalanıp kendi kendime baya güzel mırıldandım hatta.
o kadar uykum var ki anlatamam. aslında yazasım çok. ama dışarda hava çok güzel. (gerçekten lan!) odaya girmeden işte biraz kapının önünde oturdum. hem kimseler yok mis gibi. hem de hafiften sıcak bi rüzgar esiyor böyle. uzakta şehrin ışıkları falan filan şiir feşmekan derken uyumama ramak kalmıştı.
of.
dışarda içtiğim yetmedi. bakın ne kadar da muhteşem düzgün yazıyorum.
daha yanlış yazdığım da olmadı hele hele.
buraya müzik şeysi eklemek istiyor deli gönlüm. bilen biri varsa sevabına yazsın bana. öperim onu.
sabah sigur ros saatleri yaptık. şimdi jeff buckley anları. (allam sana ço şükür parçası çalıyor hatta) neyse.
kafam dolu biraz. o son kadehi içesim var...

1.10

2 şahıs gencim güzelim diyor:

tam tam tam dedi ki...

İnsan o son kadehi içmeli. Son kadehler içilmezlerse ağlarlar, vallaa.

Burcu Yağmur Kabaalioğlu dedi ki...

içmeli di mi! of..
üzülmesin son kadehler. kurtarıciim onları bu kederden bre! (bre)

 
;