27 Ocak 2011 Perşembe 3 şahıs gencim güzelim diyor

hoşt zombi hoşt

Şu hayatta bi günde oturup paso The Walking Dead izlemekten daha güzel şeyler olmalı. Olmalı çünkü bi günde bitiyor bu dizi. Zombi kafası da ayrı birşeymiş.
Ben eskiden değil filmini fragmanını bile izlemezdim bu pisliklerin. Ancak gel gör ki geçen yaz Freddy'nin son filmini bi şekilde izlememle başladı herşey. Artık izleyebiliyorum. Ama tabi ki aman da ne yapsam, korku filmi izlesem keyfim yerine gelse falan diye değil. Tvde falan varsa değiştirmiyorum kanalı. en fazla o.
Walking dead de çok dandikmiş he. Zombi sektörü sözüm sana! hep aynı hikaye len temem. gidin biraz da birbirinizi yiyin yauu


24 Ocak 2011 Pazartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

alkışlarla yaşadımdı

Bugüne kadar aldığım en güzel alkışı hatırladım bugün. Sizlerle de paylaşayım efenim.
Canım sanşayn biz bu yaz Efes pilsen one love'a gittik. İkinci gün İlhan Erşahin sahneye çıktığında yağmur başladı. Önce aldırış etmedik olsun, hava sıcak zaten dedik, lakin ki yağmur arttı, hayvanlaştı gitgide. Bütün kalabalık dağıldı. Sahnede müzik devam ediyor tabi. İlhan, bira, yağmur.. hehe güzeldi he. Neyse efenim, yarım saat evvel sahneönüne koşan insanlar, yağmurla beraber çil yavrularına dönüp kaçışmaya başladılar. Biz
bilimum örtülerle hırkalarla kuru kalmaya çalışırken kocaman minderlerin altına girmeye çalışanları görmeniz lazımdı haha :) Derken bi baktım insanlar poşet yağmurluk giymeye
başlamışlar. Poşetadamların sayısı arttıkça ben de alayım dedim.
O sırada yağmurun en hayvani halini aldığını söylememe gerek yok sanırım. Ortalık meydanlar bomboş, herkes bi yere sığışmış. Şalımı şemsiye misali kafama tutup kapıya doğru yürümeye başladım. Her taraf gölcük olmuş. Spor bapuçlarım su almasın diye seke seke yürüyorum. Bi ara öyle bi noktaya geldim ki adeta adadaymışçasına etrafım sularla çevrildi. Azcık geri çekilip ileri atlamamla bi alkış koptu. Meğersem standların çadırların oradaki bi dolu insan meydanda bi başına yürüyen beni izliyormuş. hahaha. Alkışın geldiği tarafa dönüp, kalabalığı görünce şaşkınlıktan gülümsemiş, sahne selamı vermiştim.
Ha sonunda ne mi oldu? Kapıya varan ben dünyanın en dandirik poşetinin 10tlye satıldığını, pazarlık payı bile bırakılmadığını görünce "zaten sucuk gibi olmuşum, bedava versen almam artık len" diyip sahneönüne geri dönmüş, sıçana dönene kadar eğlenmiştim.
Hey gidi hey.
23 Ocak 2011 Pazar 0 şahıs gencim güzelim diyor

mümkünse.. nah!

"Anadolu doğasını katledecek “Tabiat Kanunu”na engel olmak için 24 Ocak'ta Ankara’da buluşuyoruz.
Anadolu’nun tüm dereleri hidroelektrik santralleri (HES) bahane edilerek satıldı. Vadilerimiz büyük bir yıkımla karşı karşıya.
Ormanlar 2B yasası ile talan açılmak isteniyor.
Dağlarımızı almak ve yok etmek için binlerce maden şirketleri sırada bekliyor.
Şimdi bütün Anadolu’yu korumak için verilen mücadelenin temel dayanağı olan hukuki haklarımız “Tabiatı Koruma Yasası” adı altında elimizden alınmak isteiyor.
Bu yasa Meclis’ten geçmesi demek Anadolu’nun koruma kalkanının kaldırılarak doğanın yıkımcılar karşısında savunmasız bırakılması demek.
Bu yasa suyumuzun, toprağımızın ve havamızın elimizden alınması demek.
Şimdi Anadolu’nun ve doğanın sahipsiz olmadığını göstermenin tam zamanı.
Buna dur demek için 24 Ocak’ta hep birlikte saat 11.30’da basın açıklaması yapmak için Ankara’da Meclis’in önünde olacağız..."
Ankaralılar.. nolur.. gidin.
19 Ocak 2011 Çarşamba 0 şahıs gencim güzelim diyor

tesadüfük

Durduk yere mırıldanmaya başlamıştım. Müzik açayım dedim. Bilgisayarda klasör aramaya üşendim, internete girdim. Radyoodtünün sayfasını açtım her zamanki gibi. Bob Marley - Is this love mırıldanıyordum. Radyodan ses gelmeye başladı. "I wanna love you and treat you right; I wanna love you every day and every night..."
insan pek mutlu oluyor böyle denk gelişlere canım =)
Not: İstanbul'a temelli döndüğümden beri radyoodtü dinliyorum. Sabahları modern sabahlar falan.. Kopamadım cancağızım.
Dün akşamüzeri okuldan dönerken işte dingil 112 otobüsünü çok bekledim, sonra pes ettim vapurla gideyim bari dedim. Önceki gün NTV yayınları'ndan Paranoyak kitabını almıştım. Zira kitapçıda öylesine karıştırırken gülmeye başlamış, elimden bırakamamıştım. Yollarda okuyordum dün işte. Vapura bindim, öyle bıyıkaltından gülerken yanık bi ses bağırmaya başladı. "O yaktı kül etti, Allahım kurtar beni.." deyü fantazi söylemeye başladı birisi. Darbuka da çalıyordı üstelik. Durumun absürdlüğüne daha da güldüm. O sırada parçayı değiştirdiler, "Sevdalıyım sevdalıyım yaban gülüm sevdalıyım.." diye. Etrafımdakiler de bıyıkaltından gülüyorlardı, bu şarkıyla kahkaha moduna geçtim ben. Tabii telefon çaldı, akşamları dışarda oturmama alışkın olan annemi vapurda olduğuma nasıl inandıracam düşünceleriyle açtım telefonu. Anneme açıklama yaparken karşımdaki adam iyiden iyiye güldü. ahahah. Diyeceğim o ki, Çingene vapuruna neden çingene vapuru deniyormuş öğrendim efem :P Bi kere daha denk gelmiştim böyle bişiye ama o gitarlı falandı. (daha entel ahaha)
Dünkü vapur bayaa komikti lan. Büfeye gittim çikolata neyim almaya. Tam köşeyi döndüm, yerde sarı parlak bişi giymiş köpek. Köpeğin tipine ahaha diye gülerken sahibinin leopar desenli bacakları gözüme ilişti, kadının belden yukarsına bakamadım gülmekten :) te allaam ya
Ne diyordum?
Kitap şahane olm! Ordan araklayıp bisürü şeyi buraya yazasım var ama okuyum bence. Trafiğin bütün negatifliğini alıp götürüyor :)
Almak istediğim diğer bi kitap var, hiçbi yerde bulamıyorum..

“Yaşamın kalitesi, bir günü diğerinden ayıran özelliğinin olmasıdır. Tespih tanelerinde imame dediğimiz daha büyük taneler vardır; burada duraksanır ya da farklı bir şey söylenir. Yaşamın akışında da imameler vardır ve bu imamelerin sayısı yaşamın kalitesini belirler. Bir insanın tespihinde ne kadar çok imame varsa, o insan hayatı o denli zengin yaşıyor; hayatını ve ilişkilerini çeşitlendiriyor..."

Canım hocam Prof. Dr. Ali Demirsoy - Doğaperest.

18 Ocak 2011 Salı 0 şahıs gencim güzelim diyor

foto fırtlayınca

bu fotoğrafla ilgili tek kelime yazamıyorum. boğazımdaki düğümden çıkmıyor bişi. sadece bakıyorum öyle.
bi zamanların beytepesi
mişli günlerin odası :)
16 Ocak 2011 Pazar 0 şahıs gencim güzelim diyor

genelden öte gepgenel haller

Havada durma potansiyelimin çok yüksek olduğu şu günlerde gerçekten ilginç ya da efenime söyleyeyim vatana millete hayırlı, önemli şeylerden bahsetmek isterdim ancak satırlarım bu gece "Allah hepimizi Acun ingilizcesinden korusun arkadaşlar" kıvamında olacak. şimdiden özür dilerim.

Bugünlerde iştahım şahane. Künefe favorim. Aslında bütün tatlılar, yemekler favorim. Boş çevirmiyorum tabakları. Endişelenmeyiniz iki okula gideyim eritirim ben bunları.

Bi yandan da yok böyle dans dingilini seyrediyorum. kalabalık evde yaşamanın getirdiği bişi bu da. aile televizyonu neticesinde ahaha. sesi kısık ama. eleme heyecanı yaşıyorlar. Allaam defnecoyfıstır'ın tepkilerine bi el at bi bişi et. öbür kız elendi diye yere çökmeler neyim. Sabaya olan nefretimi buna çevirmekten korkuyorum.

zaten bu akşam televizyon bi acayip ya da benim kafa güzel.. zira arkada oturan seyircilerden birini ebru gündeşin 30 yıl önceki haline benzettim (evbirliğiyle benzetmem kahkahalar eşliğinde onaylandı) öbür bi tane kadın var o da seyirci o da fatoşun suçu ne dizisindeki megamemeli kadına benziyor..

tv seyretmek istemeyrum laan!

2 haftadır inebolu'ya gidiyoruz. metro turizm ile. Siz bilmezsiniz benim yeminim vardı. Kamyona binerim metroya binmem demiştim seneler önce. Zira bunlarla olan yol bitmiyor, her kazaya köye giriyorlardı. Anam başımda ekmek kırdı, bindik. Geçen yıllar sayesinde bi takım değişiklik olmuş evet. Bi kere hostesleri zayıflamış. koridor tarafında uyuyana çarpmıyorlar ço şükür. Yol yine aynı. bitmiyor da bitmiyor.

bu hafta İstanbul'a dönerken bebekler gibi uyudum yolda. inanılması güç ama gerçek. Montumdan şahane yol yastığı oluyormuş. yaz kış farketmez bundan sonra her yolculukta benimle kendisi :)

İnebolu'da bütün esnafla kanka olduk sayılır. belediye başkanından kaymakamına her yetkiliyle tanıştık o derece. Evimizi başımıza yıktılar da efenim. neyse...

Ben size kuşumdan bahsetmemiştim hiç. alınalı 2 ay oldu rahat. ben esasında faregillerden bişi alacağdım ancak babam bunu getirmiş. biz de var olan sevgimizi kendisine yönelttik. hayvan ruh hastası çıktı lan. eve geldikten bi ay sonra el teleklerini kopardı, kanlar içinde bulduyduk. şimdi gayet uçabiliyor ancak çok sinirli. aşırı gergin. en ufak bi sese tahammülü yok gerizekalının. cakcakcak öterek beyin emiyor. babam şimdi gitti bi de dişi aldı buna. dul kuş. daha önce yumurtlamışmış. neyse. hanımı başka kafese koyduk. ulan bi baktım kanadının biri bi garip duruyor, sırtında durması gereken yerden daha aşağıda tutuyor. çok korkuyor, çok hızlı nefes alıyor. hem kanadı kırık, hem astım. hani babam bu hayvanı nasıl süper kuş diye aldı bilemiyorum. nitekim canlıların parayla satılmasına karşı olduğum için sağlıklıymış değilmiş çok takmıyorum. neyse bizim ruh hastası dişiyi de beğenmedi. hayvan su içse bağırıyor yem yese bağırıyor. sinir hastası manyak of.

yarına 2 final var ve ben hala çalışmadım. Yüksek lisans çok güzel lan. hani össden sonra hazırlık okurken olan rahatlık var şimdi. kebapspor.. botanikle de aram iyi. bu arada ufaktan iş bakıyordum ancak laboratuarda kesin olarak çalışmak istemediğime karar verdim. üniversitede kalmalıyım. belgesel işine atlamalıyım. (belgesel sektörü! www.coskunaralbykyayardimetsin.com! )

3 gündür içimden miyavlıyorum.. athenadan, gülemiyoruum ağlayamıyoruum, senden uzakta birşey yapamıyoruum deyü.. kalb-i şarkısı.

Collins siparişi verdim. en kral kuş kitabı diye biliyorum kendisini. kuşçular elinden düşürmüyor. hatta bi tanesinin tuvaletinde görmüştüm bu kitabı ahaha:)

tvnin sesi hala kısık. şahane. film başladı bi. dandik filmler izlesem de film anlatıyorum köşesi yapsam. olar valla he.

son olarak araba kullanmaktan ne kadddaaar keyif aldığımı belirtir, bana bir araba alanın 3 ay şöförü olacağımı duyururum. (sınavlardan geçtim ama kursa gidip direksiyon derslerine giresim var, sırf araba kullanmak için lan! =)

okuma sabrı gösterenlere ayrı teşekkür ederim.
0 şahıs gencim güzelim diyor

gülündikenispor

Güzel ve çirkin bu kadar bir arada olmamalı. Bi tutam bok ilen bi tutam çiçek karışımı bişi bu. Kusacam inanolsun.
Şimdi biz evdeyangelipyatanspor olmak üzere oturuyoruz, biraz kestane biraz kabak kelleri falan fişmekan. Reklamlarda kanalı değiştirirken cnntürkte Saba denyosunun programı varmış. aman ne görelim! MFÖ canlı performans! oyy..
MFÖ dinlemek için kimlere katlanıyoruz ya çıldırıcım.
bu gecenin sıralaması ise şöyle
mfö > Kabak kelleri > Saba salağı
Bak şimdi kameraman sırayla grup üyelerini gösteriyor. yüzümde geniiiş bi tebessüm. derken gerzeğin o kocaman sırıtışı görünmüyor mu of! biri suratıma kusmuş gibi hissediyorum yemin ediyorum. Iyyy
(16ocak2011)
8 Ocak 2011 Cumartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

De ki, bas gaza

Evet argadaşlaar.. Ehliyetimizi almışık. bundan sonra istanbul yollarında byk da araba kullanacak.. Heerkese benden çay!
Şakir'e de çay virin.

(filmi baştan sona izleyesim geldi he:)
0 şahıs gencim güzelim diyor

ne diyorsun gurbik?

LA NOLİY?! demekten kendinizi alıkoyamayacaksınız!
ama yine de 2011 güzel bence :) neyse.
efenim kıyafet pabuç alışverişini sevmem. ruhum daralır. içim sıkılır. o yüzden çok nadir alışveriş yaptığımı söyleyebilirim. konuya geliyorum, kardeşimle akşamüzeri bi yere gitmemiz gerekti. kendisi kazak istiyormuş. önceden de sözümüz vardı, gittik paşa paşa. 2-3 mağaza gezdik, az önce saydığım belirtiler kendini göstermeye başlayınca çıkalum dedim. lakin ki o sırada başka bi mağazaya girmiş bulundum.
İşte! biri beni bi şekilde mağazaya soktuktan sonra beeelki birşeyler beğenip beeeeeeeelki deneyebiliyorum. nitekim öyle oldu. bi penye denemeye niyetlendim. lan! giydim çıkardım, sol kolum hayvan gibi çizilmiş. alarmın iğnesi falan çıkmış sandım. meğerseeem dikişler arasında iğne kırılmış, ben giyinirken kolumu yüzdü dingil! sen git, içinde dikiş iğnesinin kırıldığı penyeyi bul.. şans tabiğ yes.
gelelim diğer konuya. 2 hafta önce kardeşime mp3çalar alırken (lan biz bu kıza ne çok şey alıyormuşuz be) yandaki kurbağayı beğendim. dandik mandik ama olsun alacam bunu dedim. o gün oradaki satış elemanı o kadar çok almayın dedi ki gerçekten de almadım. nitekim aklımda kaldı. bugün almaya karar vermiştim. gittim mağazaya yok dediler. başka şubelere baktırdım bayrampaşa da mı ne görülmüş başka da kalmamış. Şimdi efenim bu satış temsilcilerinin dediklerine inanmayın, kendimden biliyorum, bunlar orada 2 tane görürler ama söylemezler. o yüzden üşenmedim yolumun üzerindeki başka bi mağazaya da uğradım. o da kalmadı dedi. hay ananı dedim.
eve geldik, biraz zaman geçtikten sonra internetteyken aklıma geldi. sitesinden alayım dedim. sepete eklememle elektriklerin kesilmesi bir oldu!
ne dediniz duyamadım? LA NOLİY?! yaaa...
(almaktan caydım ama şunun güzelliğine bakın yaa.. baktıkça alasım geliyor şardola)
3 Ocak 2011 Pazartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

ıslıklarla şarkıya eşlük


ikibinonbir iyi gibi lan sanki
0 şahıs gencim güzelim diyor

taze fobi

çamur at izi kalsın değil, çamur at esir alsın.
Efenim şöyle anlatayım, dün Küçük Çekmece Gölü'ne gittim kuş röntlemeye. Bayaa bi gezdik, yürüdük. Güneşin batmasına bi saat falan kala yırtıcıları bol bulacağımızı düşündüğümüz özel bi araziye girdik duvarlardan atlayarak. İçersi orman, sazlık, dere tepe çamur ne ararsan var. Yolu bulana kadar bi kaybolduk, sonra bi patika bulduk şükür. işte kerkenezdi, şahindi, ağaçkakandı derken dönelim dedik. dönelim de nerden girdiğimizi bulamadık, yine bi küçükten kaybolduk. Dedim duvardibini takip edelim, hem beton merdiven gibiydi. (Basamak yüksekliği 120cm olan merdiven!) tamam lan dedim. o kadar kaya tırmanışı şeysine gittim bi işe yarasın dingil dedim. tırmanmaya çalıştım. kah çamur oldum, kah çamura çantamı koydum. derken bi baktık artık çıkılmayacak noktadayız, yine sazlıklara girelim dedik. hay girmez olaydık.. En sonunda araziye girdiğimiz yeri bulduk. O önde ben arkada tırmanıyoruz ufaktan. Allah! Çamur deryası! Gerek daireler çizerek, gerek dümdüz yardırarak ulaşmaya çalıştık. O, çamur deryasında süper bi yol buldu, atladı kurtardı kendini. Ben, arkada izleri takip ederek çıkayım dedim veeeeee....
Arkadaşlar, meğersem benim bataklık fobim varmış.
Gerçekten. Önce sağ ayağımı attım, baktım batıyorum onu çıkarayım derken sol ayağım da battı ve kımıldayamadım! AYAKLARIMI HAREKET ETTİREMEDİM LAN! hemen bi çığlık tabi.. Yukardan döndü geldi, önce inanmadı battığıma. Sonra ayaklarımı göremeyince oha dedi. ("oha"yı italik yazınca çok şiirsel oldu lan ahaha) 5. çekişinde sadece bi ayağımı kurtardık, tabi ayak oldu fil ayaaa.. 30 kg bişi bi ayak. Tabi benim sırtımdan buz gibi terler indi onu beklerken. Allaam dedim bu ne biçim çaresizliktir dedim. Sen kimseyi çaresiz etme dedim. Yok böyle bişi he!
Bi daha çamura basmam arkadaş, esir alıyo namussuz..
Not: Pazar günkü tur için, hem de beni çamurlardan kurtarabildiği (!) için Ömral'a yeniden teşekkürler :) (gerçi küfürlü yüzümü, özümü gördü ama napalım.. olcek o kadaa)
1 Ocak 2011 Cumartesi 0 şahıs gencim güzelim diyor

kapaksesi

Yeniyılın ilk sabahı üşenmedim erken kalktım. Çantayı hazırlayıp evden fırladım, tam vaktinde buluşma yerindeydim. (bu sene geç kalmak yok :) düştük yollara, kuşların peşine.
ilk durağımız Sarıyer. uzun zamandır gitmemiştim oraya. bugün de şansıma hava güneşliydi. kah aşk-ı fefnu aklıma geldi, kah nefis sarıyer böreği.. hey gidi hey diyerekten martılara dikkatimi verdim. martılarda yaş tayini/tahmini çalıştık. derken öğlen oldu. dedik başka yere geçelim.
ikinci durağımız Rumeli Feneri. İşte bu çok güzel oldu. oraya daha önce hiç gitmemiştim. (evet!) saat öğle civarı olduğu için işler kesattı pek kuş bulamadık esasında. daha önce gördüğüm türlerdi. neyse efenim. kah muhabbet kah manzara kah jandarma gbt taraması derkeeen dönelim dedik. hava da serinlemeye başlamıştı. bu arada rumeli feneri herşeye rağmen çok sessiz sakin bi yer. (yolda yürürken evlerden birinin balkonundan bi ses geldi: " Oğluuuum nerdesiiinn??" tam zıt yönünden bi bağırtı: "Bahççedeeeyiiim!!" babası daha da bağırarak: "Haaangii bahhçeedeee??". Canım iletişim.)
nihayetinde dönelim dedik durağa geçtik. tam burada deli yok lan diye düşünürken yan tarafa bi kadın geldi. nasıl küfür! nasıl kıyamet.. aboouuu.. tam deli. durakta bizden başka 3-4 kişi vardı, tabi bi de sümüklü çocuk. Küçük yeşil sümük, önce bizim köpek sevdiğimizi görünce bi paket cipsinin hepsini köpeklere yedirdi. Cips bitince yerdeki sigara izmaritini aldı bize racon keserek cebinden çıkardığı kibritle sigarasını yaktı(!) (bitmiş sigaranın neresini yakacak dingil) sonra bi paket bisküviyle geldi 2 -3 tanesini köpeklere attı. sonra yoldan geçen ineklere koştu. sonra başka mahalledeki çocuklar yavru köpek taşıyorlardı onlara koştu. en sonunda kocamanyeşilsümüğünü çok klas bi hamlede koluna sildi. artık hem yorgunluktan hem de çocuktan bayılmak üzere olan ben otobüsü görür görmez sevinç içinde "otobüsümüz geldii!" dedim. lafım biter bitmez o cünyırsümük delikadına dönüp, "Arabamız geldiii!" dedi.
Allahım olmaz böyle çile dedim. Böyle kapak görülmedi ulan.
Not: Bugünkü tura beni dahil eden, üşenmeyip bilgilerini aktarmaya çalışan Ömral Ünsal Özkoç ve Dilek Şahin'e çok çok teşekkürler :) (bkz. İKGT, http://ikgt.org/ )
0 şahıs gencim güzelim diyor

mühteşem diyalog!

Olay, yılbaşı gecesi, yani 2-3 saat evvel gerçekleşti. Ailesiyle yemek yedikten sonra sıkılan bünye sahibi bendeniz bi arkadaşını kandırarak Beşiktaş'a gider. Nitekim Beşiktaş'ın sakin olacağını bilir. Beşiktaş'ta herhangi bir mekana, herhangi bir rezervasyon yaptırmadığından son derece ezik masaya düşerler. Birşeyler sipariş ettikten sonra ortam kalabalıklaşır, rezerve masalar sahiplerini bulur....
Esra: -Benim 2011'den bi beklentim yok yaa
Burcu: -Benim de yok olm, baksana polarla geldim
E. -O da bişey mi, geçen sene pijamaylaydım ben.
B. - Lan sosyal bi ortamdan bahsediyoruz. Şurdaki kadın topuklu giymiş, bendeyse çift kat çorap var ahahaha..

 
;