26 Nisan 2009 Pazar

içler acısı

kendime yemek yaptım. evet artık aşçı aramıyorum (bulaşıkçı hala lazım)
menümüz şöyle: tavuk butlu mantarlı patatesli yemek, pilav, cacık. güzel di mi
ama patlamak üzereyim şu an. o kadar şiştim o kadar doydum ki kelimeler kifayetsiz. pilavla cacığı bitiremedim. ne kadar hayvanmışım meğersem. az buçuk yediğim cacık kendini gösteriyor. bi aslanı aratmayacak şekilde esniyorum. gözlerim kayıyor. belki de cacık kafa yapıyor bilmiyorum. böyle bi acıklı bişi olsa ağlarım sanırım. duygu durumum yamulmuş da olabiler mümkün. ne yedirdiniz lan bana!
arkada Cranberries- animal instict çalıyor. değiştirmeye üşeniyorum. ha benim kafada neler çalıyor aynı esnada, hep birlikte göz atalım: Bob Marley'ciimden - I shot the sheriff, Nil Karaibrahimmehmethüseyinoğlugil'den - Duma duma dum ile İlla. bunların eş zamanlı olması da ayrı güzel.
göbeğim küçük bi kasabayı tehdit edecek boyutlarda..
kedi köpek zürafa bişi alayım odaya. bitiremediğim yemekleri yesin. zorlamasın beni.
normalde her gün şemsiye taşıyan istanbullu ben, bu sabah yine odadan çıkmadan evvel hava durumuna baktım. şimşekli yağmurlu bulutlu resmi algılamayıp "hee hava güzel len bugün" diyerekten indim şehre. saat2-3 gibi o kadar tatlı bi yağmura yakalandım ki resmen ayrıntılarıma kadar balık gibin oldum. hiç tatlı olmadım. saçlarım minik bir köyü tehdit edecek ebatlara ulaştı. yazık oldu bana. otobüste o halimi imajımı gören insanlara çok yazık oldu. üzülüyorum onlar için sadece.
Bu aradaa.. efenim davul derslerimize ara verdik. seneye görüşürüz dedik. zira yaklaşan vizeler finaller şenlikler vs. zerre kadar vaktim kalmayacaktı gidemeyecektim oralara. cuma günü stüdyoya gittim vedalaştık ağlaştık falan fişmekan. cumartesi günü hop, tiyatroya geri döndüm. bu kadar olur ya. bi insan bu kadar boş durabilir ya. efenim çok kısa bi zaman sonra hoş bi mekanda sahnelerdeyiz. bekleriz. geliniz.
animal instict kusacam.
bi de cacık..
Not: az evvel yazıyı yayınladım. sonra aklıma bişeyden daha bahsedeceğim geldi. sayfaya geri döndüm na buralara kadar geldim. sonra böyle mal mal baktım. ne yazacağımı düşündüm hatırlamaya çalıştım. cacık çok feci bişi. küfür sayarım bundan sonra cacık kelimesini ona göre. resmen mahvetti. neyse aklımdakini unutmadan yazayım; efenim istanbulda çok sevdiğim bi koltuk var. 4 kişilik yavruağzı renkte (bu arada yavruağzı nasıl bi kelimedir kim bulmuş türetmiştir nedir ne değildir vs) oturduğun zaman içine gömüldüğün yumuşacık mükemmel bi koltuk. kocaman zaten. neyse abi 2 yıl önce dedemlerde görüp bayılmış bizim eve taşımak için herkese yalvarmıştım. yazın geldiğimde salonun başköşesindeydi. çok güzel bi yaz geçirdik onunla. sonra okul başladı falan. ne zaman istanbula gitsem hep o koltuklaydım. çok iyi anlaşıyorduk biz. derken bugün.. bugün... bugün annemler koltuğu evden atmışlar! (haykırarak böğürerek ağlama efekti) bensiz nerde napar yavrucak bilinmez. üşümüştür dışarlarda. millet ayakkabısıyla oturmuş hatta osurmuştur belki de. buraya fotosunu koymak isterdim ancak bulamıyorum şimdilik. kederdeyim bu akşam.. :/
hala animal instict çalıyo ya! resmen kendi ağzıma zıçıyorum.. resmen hayat enerjimi tüketiyorum şu şarkıyı değiştirmeye üşenerek. of ölecem ya.. valla yükseliyorum yukarıya bana bi haller geliyo.

0 şahıs gencim güzelim diyor:

 
;