8 Mart 2009 Pazar

kirlenmek güzeldir. peki ya yıkaması?

neymiş. çamaşırlar anneye gitmezse, anne onlara gelirmiş. otobüsten indiği gibi çamaşırhanede çılgınlar gibi 3 makina dolusu çamaşır yıkanır, odaya serilmek suretiyle kurutulur, odadaki manzaraya tam alışmak üzereyken kurular toplanıp ıslak olanlar serilir, en sonunda mekanı kürkçü dükkanından beter edermişiz. utandım yahu. kadın o kadar yoldan geldi. sabahın köründeki çamaşır randevumu iptal ettirmedi ki bu sene ilk defa burada çamaşır yıkadım. artık istanbula mega bi valizle gelmemi istemediğinden geldi burada yıkadık. efenim bi anıtkabirmiş, etnografya müzesiymiş, bahçelisiymiş gezdiremedim. nevzat ustada köfte bile yediremedim. çok utanıyorum ya. ha annem gelmeseydi yıkar mıydım, orası muallak. ama tövbe bu kadarını yıkamazdım. misafirhanede kaldı kendisi. şahane yapmışlar takdir ettim. bugün de kuruyanları topladık katladık öyle zaman geçti. haha. yemekti, güzel havaydı bankta oturduydu muhabbetti derken bize ayrılan sürenin sonuna geldik. aştiye geçtik. artık aşti kusacam. neyse. büyük sanşaynımızı otobüsüne bindirdik. ha keyfim yerinde ya, eğleneyim dedim. tam binerken "annee beni burada bırakmaa kimsem yok kii.. ağlarım ben geceleri.. napıcam ben buradaa" diye ağlak bi tonda konuştum. oha. saniyesinde kadının gözleri doldu! hemen geri aldım sözleri. şebekliğe vurdum. garip garip mimikler yapıp bütün aştiyi güldürdüm. tam ayrılıyorken Meliyka Pükpük'ün ablası(ki artık benim de ablamdır) da istanbula gidiyordu, hadi onu da yolculayayım dedim. 5 buçuk ve 6 da istanbula giden bütün yolcuları uğurladım bi güzel. mahallenin delisi gibi hissettim kendimi. sonra aslı yiirum la buluştuk. karnım tok olmasına rağmen yemek yedim ki iki gündüm hayvanoğullarıgiller gibiyim. dün orta boy pizzayı yuttum yanındaki dev salataylan birlikte. bugün kayseri sıkım mıdır nedir onu kompile bitirdim anneminkine de yardımcı oldum. zaten annem ne yerse iki katını yedim börek olsun çörek olsun.ööyle değişik bi iştah benimkisi.
iki gündür "ayıboğan" lafına gülüyorum. recep ivedik i izlemedim. para verip herifi daha da zengin etmek istemiyorum zaten. internetten bulmam lazım. neyse "ayıboğan" diyince zihnimde koskoca ayıyı boğan onunla güreşen bi yaratık canlanıyor.. onun böyle insan olduğunu hayal etmek.. ayıyı boğacak güçte bi ayılık.. ahaha.. hala gülüyorum ya!
Beytepe'de yapılacaklar listem var. ha çoğunu yaptım ama 1 hazirana kadar o listedekileri bitirmem gerek.
bugün 8 mart dünya kadınlar günü. kadınlar gününde beni en çok mutlu eden aktivite, geçen sene mangal malzemesi almak için gittiğimiz markette, yüz temizleyicim bittiydi parası neyse vereyim alayım dedimdi. kasaya geçtik 25 melyon mu ne tutuyodu. kadın 12 lira dedi. nası ya dedim. hanfendi bugün kadınlar günü yüzde elli indirim var ya dedi. nası yaa dedim. tabi ağzım kulaklarımda o esnada. öyle öyle indirim var işte dedi. e süper dedim ben de. hala sevinirim o indirim için.. ehehe
perşembe biyokimya vizesi var. derslerde geyik yazdığım amiral battı oynadığım süper çevirmenli lehninger li biyokimya.. pirüvatın yazgısı diye başlık atan kitaba çalışıcam. başım dönüyor. tansiyonum düştü.
yok yok güzel güzel çalışıcam. hemen anlıcam. sinirlenmicem. sakin sakin okuyacam not alacam. o kadınlar nası anlamışsa ben de anlarım ki. dimi. bi trt2 aksanım olmayabilir, ya da dişlerimi sıka sıka konuşmuyorsam biyokimyadan anlamıcam anlamına gelmez ki ebet. ha biyokimyadan anlamak diyince annemin tek sorusu "burcu kan tahlilini sana göstersem anlıcak mısın" oluyor. evet anne potansiyel var çalışırsam olur. hıhı.
bi çay yapayım bişiler yiyeyim. notları hazırlayayım. şöyle başlar gibi yapayım. sonrası kader kısmet zaten.
bu arada tv yok artık odada. yemekteyiz falan bitti. hepimize geçmiş olsun. (büşra saçma sapan rüyalar görmene sebep olduğum için özür dilerim. merak etme annemle yemekteyiz e katılmıyoruz=)
iki orta bi sade. hadi bana müsade.
pükpük
not: Umut Sarıkaya'nın Benim de söyleyeceklerim var! adlı kitabını aldım. teşekkürler umut. gah gah gülüyorum zira.

2 şahıs gencim güzelim diyor:

Disconnectus erectus dedi ki...

annenin içine yıkama canavarı girmiş,bi tane de bizim evde var.
o değil burda ilk defa yıkadım demişsin,nasıl bi kıyafet potansiyeli mevcut sende meraklara gark eyledim.benim temizler bitiyo,kirlenince de bi posta giyiyorum sonra elde sıfır olunca tişörtlen geliyom kış kış okula(kış kış)

Burcu Yağmur Kabaalioğlu dedi ki...

sevgili Ankara'dan Disconnectus erectus, (feysbukta bıcır kız mı bilmiş abla mı öyle bi velet var ya ondan esinlenerek başlık attım. neyse)
efenim şimdi benim heeer istanbula gidişimde 3 tonluk bi valizim oluyor. zira sülalece o valizden nefret ediyoruz artıkın. canımıza yetti. hani kızılayda beele hediyelik eşya satan mağazalarda çok tırt bi hediye var ya, hani çerçeve içine bi sigara bi kibrit koymuşlar acil durumlarda kır zıkkımlan diye. aynı durum bende de mevcut gibin. son temiz çorap son temiz tshirt son pantul moduna geçince makineye atmaya üşenen bendeniz, dere kenarında yıkama hesabı bütüün kirlileri duşakabine atıp omoyu üzerlerine döküp, ayağıyla üzümleri ezerek şarap yapan köylü gızlarımız gibi hepiciiini yıkıyorum. ha henüz o çerçeve inmedi yere, ondan valiz taşıyorum. işte öyle böyle şöyle falan =)

 
;