17 Mayıs 2009 Pazar

minik arkadaşım nerdesin?

Dev bi kalem yoluna engel olmuş. Hızlı hareketlerle etrafından dolanıyor. Önünde kağıt var bu sefer. Altına giriyor, çok dar alan. Geri dönüyor. Ona doğru hamle yaptığımı görünce yeniden kağıdın altına giriyor. Kaldırıyorum kağıdı. Gözlerime bakmıyor hiç. Hemen bilgisayarın altına doğru yöneliyor. Yoo dostum diyorum. Stabilo kalemin kapağına hapsediyorum kendisini. Karınca içinde kalıyor. Pazar günü sabitliğinden oldukça sıkılan ben, "acaba kapağı hareket ettirebilir mi lan" diye karıncanın gücünü sınıyorum aklımca. O sırada aklıma yapmam gereken birşey geliyor, bilgisayara dönüyorum. İnternette dolanıyorum. Fotoğraflara bakıyorum. Yazı yazıyorum. Solitaire oynuyorum. Karınca aklıma geliyor, kapağı kaldırıyorum. Gitmiş. yok olmuş. Masada o kadar çok şey var ki.. Hepsinin altına, sağına, soluna bakıyorum. Çabalarım nafile. Kurtarmış kendini benden. Oysa biz onunla oyunlar oynayacak, balık tutmaya gidecektik, resim yapacak, şarkı söyleyecektik.. Üzülüyor ağlıyorum o gece. Arkada Zeki Müren, "sen de başını alıp gitme ne olur" diyor. ne olur diyorum. N'olur?

1 şahıs gencim güzelim diyor:

Yekta dedi ki...

benimde sivrisinek dostum vardi. Birgun bi baktim kolumdan kanimi emiyo vurdum oldurdum. karinca kararinca bi anis iste :) yalnizlik basa bela be...

 
;