Namuslu, dürüst çalışan görünce kendine yediremeyip karşısındakine bok atan taraftar sözüm sana!
İnşallah tuttuğun takım yenilir, tam hayallerin gerçekleşecekken bi aksilik çıkar, nice heveslerin kursağında kalır.
Saygılarımla
Namuslu, dürüst çalışan.
Kolay gelsin diyen müşteriye, size de diye cevap vermek doğrusu beni de şaşırttı.
Hayatta güzel diyaloglar da oluyor dedirtti.
Deli gibi senaryo yazmak istiyorum. Bi türlü başlayamıyorum, olduramıyorum. İyisi mi müziğe devam =/
Bu şarkıya da hasta oldum. Acelen yokken, yan gelip yatarken dinleyeceksin.. mis!
Hayatta güzel diyaloglar da oluyor dedirtti.
Deli gibi senaryo yazmak istiyorum. Bi türlü başlayamıyorum, olduramıyorum. İyisi mi müziğe devam =/
Bu şarkıya da hasta oldum. Acelen yokken, yan gelip yatarken dinleyeceksin.. mis!
Az önce gişeye gelen çocukla şu şekilde muhebbetim oldu.
Genç: Daha çok yeni ama olsun yine de sorayım, Red Hot Chili Pappers Türkiye'ye geliyormuş.. biletlerii??
Ben: Evet, bugün öyle bir haber çıktı. biletler henüz ortada yok ama çıkınca ilk ben alacam:)
Genç: Aynen aynen.. ilk alanlardan olacam :)
Ben: Evet, bugün öyle bir haber çıktı. biletler henüz ortada yok ama çıkınca ilk ben alacam:)
Genç: Aynen aynen.. ilk alanlardan olacam :)
2 tane Red Hat zıpzıpı olduk adeta. Redatgeliyolaaannn!!!! allaaam! :)
Ressmen içim sıkılıyor. Bi dışarı çıksam eccük kirli İstanbul havasını içime çeksem.. Oradan bi Beşiktaş'a insem..
Bi pencere bilem yok uleyno!
Daha 2buçuk saat var buradan çıkmama. Yemin ediyorum kesseler kanım akmaz şurada, o derece sıkıldım.
Hay formatımı seveyim, son günlerin en dandik blogyazarıyım ulan var mı.
of
Böyle Hande Yener'e falan soruyorlar efenim eskiden ne iş yapardınız bilmem ne diye. o da diyor ya tezgahtardım falan. Hayır, kendimden korkuyorum. İlerde soracaklar eskiden ne iş yapardın diye, yapmadığım iş kalmamıştı ağabey demekten korkuyorum.
bi araba kiralasak ya? olmaz mı
üff tadından yenmez bee!
Bu aralar bisürü bişi yapıyorum, zamanımı harcıyorum. Asıl yapmam gereken ne düşünmüyorum, bilmiyorum. Teze ağırlık vermek gerek, havalar soğuk diyorum erteliyorum. Biyolojiyle alakalı şöyle rahat geçineceğim maaşlı işler bulmak gerek, gerilime gelemiyorum, kafamın gerisine itiyorum.
Napıyorum? Tiyatroya sinemaya gidiyorum. Fırsat bulursam kuş gözlüyorum. İnsanları izliyorum, malzeme topluyorum. Öyle ya da böyle yaşıyorum işte.
Yazmak lazım..
Mesela müzik dinlemeyi çok özledim bu aralar. Bir rahatça dinleyemedim, doyamadım. Mp3çalar alsam çare olur mu ki? Mevcut olan mp3çalarım pilli. ben de yıllardır pil almaktan bıktığım için yaklaşık 1 aydır inat ediyorum. nasıl bi mantıksa..
Saçma sapan yazdım, sırf yazmak için. Oysa bugün gişeye gelen anadili Türkçe olmasına rağmen, İngilizce konuşup artizlik yapmaya çalışan dedemsi amcadan bahsedebilirdim.
falan filan.
Akşam yemeği yemedim, atıştırıp yatayım en iyisi..
Hellolar hellosu.
Serum manyağı olmuşam, hemişem her ay bi serum almışam. Bağışıklık yalan olm. Son serumun üzerinden bi hafta geçmeden üşüttüm şimdi de iyi mi. (üzerinize aafiyet gıda zehirlenmesi olmuş idim, kustuk geçti şükür..)
3 gün önce Belgrad'a gittik kuş gözlemeye. Nitekim ço eyi ço güzel oldu. Sıvacı kerttim. Ordan işe geçtim. Hele hele nolsun. Hapşurukspora bağlamışım.
Şimdi sinüsler dolu. başım ağrıyor ara ara. Burnum aksa rahatlayacaz ailecek. Burnum aksın diye ağlamaya kasıyorum. aha şu videoda ağladım inanır mısınız? hüngür hüngür değil tabi de, deprem haberlerinden sonra hastalık haberlerine neyim dayanamıyorum. Evim olsa satıp löseve bağışlayacam o derece..
sabah haberleri izledim kahvaltıda.. Van'daki son 5.6lık depremde çöken otelin enkazından muhabbet kuşu çıkarmışlar. Su falan içiriyorlar hayvana. Ölen kuşum, Karbeyaz'ım aklıma geldi. gözlerim doldu. Oh dedim yırttık, burnum akıcak da azcık nefes alacam diye.
Demin de şu videoyu izledim, yine aynı güzellikteyim. Burnum akıyor, mutluyam :)
http://webtv.sabah.com.tr/webtv/videoizle/905te-zaman-durdu
http://webtv.sabah.com.tr/webtv/videoizle/905te-zaman-durdu
neyse yazıyı güzel kapatayım
09:20 evden çık.
09:30 Levent'e var.
09:32 anahtarı evde unuttuğunu farket.
09:40 Taksiyle eve uç, anahtar al, geri dön.
09:46 Levent'te ilk minibüse bin, otobüs bekleme.
09:47:15 parayı uzat.
09:47:16 Polis yolu kapasın.
09:48 bomba ihbarı sebebiyle trafiğin durduğunu anla, bekle.
09:55 patlama sesi. (iç ses: sıçtık geç kaldım + hayat ne garip lan)
09:56 minibüsün marş basmaması, şöförün "bilader bi itin" demesi.
09:57 arkadan itmeyle öndeki arabaya vurma.
09:59 yolun açılışı.
10:08 işyerine varış...
bizi seçtiğiniz için tenk yu.
sadece ankara da değil. herhangi birini dinlerken gözümün önüne mekanlar kişiler beliriyor.. büyüyünce alzaymır olmama rağmen çok sevineyazıyorum inanolsun.
http://fizy.com/#s/157vkv
http://fizy.com/#s/157vkv
Erken kalkmak sanıyorum ki doğduğum günden beri problem idi bende. Üniversitede çok geç kaldım derslere kampüste yatıp kalkmama rağmen. öyle ki artık geçen sene sabah 8'de bi ders vardı. o dersin ikinci yarısının son 1 dakikasına yetişmiştim. Arkadaşlar derste ses kaydı aldıkları içün sonrasında süreyi hesapladım, ben sınıfa girdikten tamı tamına 1 dakika sonra hoca dersi bitirdi. Ha lakin ki ne zaman kuşlara dadandım adeta kargabokunu yemeden uyanmayı öğrendim. erken kalkmaya sıcak bakıyorum bile denebilir. :) velhasıl 1 senedir erken kalkabiliyorum ağlamadan. Bu yaz paso erken kalktım. uyku hamallık dedim. 7-8de kalkıp 12 olmadan yatabiliyordum. ha. neden mi anlatıyorum. bu gece sabaha kadar oturacam sanırım. uyumaya üşeniyorum zira. evet. saat olmuş 2 ben hala mal mal müzik neyim dinliyorum. yarın da aksi gibi okula gidecem ha. malmala ünüvarsiteleri fok yü.
arazide yürürken gördüğüm karınca yollarına bunlardan koyasım geliyü
bu gece Guillemots'la tanıştım. buyrun sizde bi çay için.
Paso arazideyim. Güneş kremleri fayda etmiyor, daha fazla kararmamak için uzunkollu giyiyorum paso. Saunaeşofman gibin bişi oluyo tabiğ. Sonra vay efendim bu kız niçün zayıftı şuydu buydu. Nitekim hoca beni zayıf bulup az yemek yediğimi söylüyordu. Öğlen yemeklerini topluca yediğimizden öküz gibi yediğime ikna oldu. Ha bi de geçen gün okuldayken pres denen zımbırtının kemerlerini sıkmak adına biraz sert davranmışım sanırım, kemer kopmakla kalmadı paramparça oldu. (bkz. pres: Bitkileri kartonlara koyup üst üste yığmak suretiyle kurutma çabamız)
Arazi yoksa okula gidip pres değiştiriyom. (niçün? ıslak kartonda bitki beklerse çürür, teşhis edilemen) oyh. hergün aynı bari burada anlatmayayım.
ee.. boş zamanlarımda ne mi ediyrum? hemen anlatayım. Yan gelip yatar gibi yapmaca ancak havada ağdasıcağı olan memlekette uyuyamamaca, kuşların kafesini temizlemece, yemek bulaşık çamaşır derken derken hadi ben kaçar, içim çıktı valla yazameyacam kusasım geliyur.
Lensim gözümü yakınca, uyurum şurada usulca.
tenk yü!
Hep mi dutluktu buralar? hala var mı dutlardan? Hormonlu olmasın sakın.
Kafaya gel.. şu saatte iki finale çalışmaya kalkarsam böyle olur. halbusem eskiden böyle olmazdı. (bkz. dutluk muhabbeti)
Konuyu da bağladıktan sonra yola devam edebilirim.
Aslında güzel şeyler de oluyor, gezi planım hazır ufaktan. Önce Sinop, ordan İnebolu, ordan Ankara...
ama.
Bi ama var işte henüz devamı gelmeyen. ondan içim sıkkın. Nitekim güzel şeylerden bahsedelim.
Bu aralar (belki de kendimi bildim bileli) yazı yazamıyorum. Oturup muhabbet etsek çok daha içtenleşiyor satırlarım. O yüzden yazmıyorum buralara pek. (nerde o eski sanşaynlar..)
Söylemeden edemeyecem, Malmara Ünüvarsitesi, akıllı ol. Lisans değilim, tepemi attırma basar giderim.
Güzel şeyler istiyorum, halbuki güzelliğin kafada olduğunu bilmez miyim.. şakacı ben
bir daha 1.Haziran'da kadife pantolon giyersem bütün insanların üzerimde hak iddia etmesi mümkündür. zira haklılar. sabahtan beri evimden güneşi görmemiş olabilirim, dolayısıyla hava soğuk diye düşünebilirim. bunlar gayet normal şeyler. ancak hava durumuna bakıp da 21 dereceye inanmayıp, "olsun olm hava bulutlu yağmur bile yağabilir" diye sırt çantama şemsiye hırka ceket ekleyen aklımı seveyim. zaten sunum yapacam diye bilgisayar taşıyorum bi de mal gibi bunlar eklenmedi mi...
neyse zaten insana benzeyen cümleler kuramamaktayım en azından küfür etmeye çabalamayayım. kadife giyen aklımı seveyim diyor, ankarayı çoook özlüyor, her geçen gün biraz daha işsizliğin hamuğakoyuyorum.
hala 170 civarında kertiğim var, şöyle adam gibi arazi de yapamadım ulan.
iyisi mi uyumak. zaten yazı mı yazıyorum beyin mi emiyorum belli değil
Ey dikkuyruk canlısı, 3 oldu. 3'tür rüyamda seni görüyorum. Hele dün artık elimden ehmeh yiyordun nerdeyse. Çık karşıma nolur yau. Hasret kaldım mavi gagana inanolsun. Turnalara tutun da gel diyecem emme turna görmüşlüğüm de yok iyi mi..
Geçen haftasonu İkgt olaraktan İğneada'ya araziye gittik. Gayet güzeldi. 12 kertik attım yine. (ama dikkuyruk yok malesef.. :/ )
en komik kertiğim günün sonunda yorgunluktan ölmüşken yemeğimizi bekliyorduk işte. Deniz kenarında bi yerdeydik. Tam o sırada Kara gerdanlı dalgıç hayvanı farkedildi. Dürbün kaldırmaya üşenmedim, baktım kuşceğıza. Önce bi benzetemedim, bu çok beyaz yau dedim. Sordular, kertik mi sana dediler. Yok dedim, daha önce gördüm bunu dedim. Sonra yine sessize aldım kendimi. Derken derken dank etti. Daha önce malum hayvanı görmediğim. Resmen zorla kertik attım lan. ahahah. (tabi şimdi böyle anlatınca şe olmadı falan fişmekan)
Sunum hazırlamam lazım. Adam gibi yaparsam on numero şahane olacak. Asırlar boyu nesilden nesile anlatılacak. O derece.. "Kuşlarla bitkilerin ilişkisi" Lakin ki ben bu mükemmel konuyu 20 dkya sığdırabilir miyim onu düşünüyorum.
oyh. iki orta bi sade, hadi bana müsade.
Not: Fotoğraf tabi ki trakuştan. (oradaki arama butonundan bahsi geçen bütün kuşları bulabilersez)
Efenim cumartesi günü mutfaktaydım. Dışardan martı çığlıkları geliyor.. Hemen koştum pencereye. Martılar çığlık atarak uçuyor, daha yükseklerde de kargalar var. Birini kovalıyorlar. Amanın dedim. yoksa dedim! Yıldırım gibi koşup dürbünümü kaptım. Bi baktım, Küçük Orman Kartalı! Nasıl sevindim görmen lazım sanşayn. Beton yığınlarından oluşan semtime göç için bile olsa uğraması çok sevindirdi beni. Gerçi kargalar rahat vermedi. Hemen kovaladılar.
Kargalar çok komik ya, Pazar günü Riva'dan dönüyoruz, İKGT gezisinden. Tam 2. köprüye gelmeden evvel bi Delice gördük (hangi delice olduğunu çıkaramadık tabi) Onu henüz geride bırakmışken bi karga filosu havalandı deliceye doğru. Aahaha... tam çete hesabı.
Geçen atmacayı yazmıştım, şimdi de KOK'u ekliyorum. Blog gitgitde, http://modaninkuslari.blogspot.com/ benzemeye başladı :) (Müge Hanıma sevgiler)
Fotoğraf da Trakuştan tabi ki.
Bi de Trakel var: http://www.trakel.org/kelebekler/?fsx=@ İlkbaharla başlayan yeni uğraşım. Bilim Teknik alın bu ay. Nefis kelebek yazıları ve de kelebek haritası veriyür.
merhaba gönül dostları, merhaba sanşaynaceae
efenim şu an ne haldeyim lets çek it aut:
2bira+vaypauut!+büyükevablukada-lililerde + kuşgözlemkafası + işsizlik sendromları + heryere geç kalan bendenizin bugün bi arabanın arkasında görmüş olduğu "geç geldi desinler, geçmiş olsun demesinler" yazısı + tez seçim/sıçım telaşları + proje kovalamacaları +ve daha adını anmadığım nice güzellik/nice mallık
bu aralar mal kelimesini fazladan öte bi şekilde kullanıyorum. öyle ki adın ne deseler mal diyeceğim. o derece..
istanbulda hava kapalı, bugün sarıyerden hiç kuş geçmemiş. umarız yarın bereketli bi gün olur. üşenmeyip sarıyere gidecem de ondan ahaha
beytepeyi, ankarayı deli gibi özledim. şenlikler de yaklaşmış. tam vaktidir artık.. bira tenekelerini yine koleksiyon zamanıdır şimdi. tabi bunun için de sponsor arayışlarındayım.
ne güzel ya.
vallaha adını koyamadığım bi güzellik var havada. biradan demeyin, yemem.
karagüneş'in evreni dinle diye bi parçasını dinledim bugün. o da ayrı bi huzur
bahçelinin piskevit haykırışı en güzeli. bi kutu piskevüt alıp yoldaki çocuklara dağıtasım geliyor, tutuyorum kendimi.
himym son bölümü aklıma geliyor, zira canım bira bittiği için şarap istedi. izle sanşayn :)
aa bugün hıdırellez şeysi. hahah gülle sıcak dakikalar bile yaşasam dilekler olmaz ama neyse :P
evet. yine nefis saçmaladım. dünyanın en boş beleş satırlarını yazdım. işsiz bu diyin geçin, ciddiye alma sanşayngülüm.
son olarak buraya çöp dökmek yasaktır, sevgilerler diyim tam olsun.
zira 12hazirandan, 22ağustostan ve daha ilerdeki karanlık tarihlerden bahsetmek istemem.
o kadar işsizim ki seni bile yiyebilirim okur. hani iş aradığım da yok aslında. işsizliğe bambaşka bi soluk getirdiğime inanıyorum. yine bi çayıra salınmışlık, yine bi koyvermişlik mevcut ancak bunun stresi içerden içerden sesleniyor.
efenim ben pek uçuk sorunu yaşamadım. hatırladığım en son uçuk 12 yaşımdayken, havuza falan giriyordum o zaman çıkmıştı, 2 gün olmadan geçmişti. lakin ki üzerinize afiyet önceki gün bi uçuk patlatmışım.. üf! antiviralspor..
hastalık hastası da oluyorum ufaktan. benlere kafayı taktım biraz da. lönk diye heryerimden çıkmaya başladılar. tırstım, kötü bişi çıkmasın diye. doktora gitmeye niyetlendim ancak malumunuz randevusuz doktor şeysi olmadığı içün ben randevumu beklerken daha da gerildim ki yüzümde gözümde de çıkmaya başladı. dudağımda kahverengi noktalar var inanır mısınız?! adeta beynim sümükleşip burnumdan akacak yakında. yok böyle bi stres. haha size totomdan tespit yazayım da tam olsun: "Dudaklar "ben" demeye alışmasın, kendinden bahsetmeye alışan dudaklarda ben niye olmasın." nası abi?
bu arada her yerde okuyorum yok alaca sinekkapan basmış, aman arıkuşları varmış, neymiş ak pelikan geçmiş.. Kuş göç şeysi iyice çıldırmış, ben de çıldırayım istiyorum ancak olmuyor be gulûm. Havalar serin, hatta soğuk! evde kaba etim donarken dışarsını tahayyül edememekteyim. Sarıyere zaten gidemedim, perşembeye belgrad arazisi ayarladımdı ulan ona da ehliyet randevusu şeysi denk geldi. Oof of..
en iyisi yeni müzikler
hadi size kıyak: www.musicovery.com
fotoya gelince, oh ne ala memleket lan. oyhş..
numbness on my brain.. uyuşukluk beynimde olmasa bile müziği dinlemeye başladıkça yavaş yavaş beynim de uyuşuyor. iyiden iyiye sessizleşiyorum. ben sessizleştikçe içinden çıkamadığım çukur da derinleşiyor. gelecekten umutlu olmamak cidden kötü. bi motorsikletin camında yazmış biri "ya umutlar da biterse.." diye. hakikatten ya umutlar da biterse. "biterse" kelimesini "bitterse" şeklinde yazıyorum. dünya daha çikolatalı hale geliyor. hayat iyi, hayat güzel.
"-naber burcu -nolsun işsizim." günlerindeyiz yine. sıkıntılar bitmiyor. bu sefer hangi işler de çalışmak istemediğimi biliyorum. işin kötüsü de bu ya. ne yapmamak istediğini bilmek.. çerçeve daralıyor, ya da henüz farkında olmadığım nice pencere var.. bilmiyorum. nambnıs on may bireyn gitgide.
http://fizy.com/s/1m39iahaberler kötü, ana haber bültenleri daha kötü. şans eseri yaşıyoruz büyük şehirlerde, ne diye gelecek planı yapalım..
(kendime reçete: bi iki kuş, üçbeş bisiklet, olmadı az biraz raki.)
Masaldan kabus oluşunun en güzel örneği : Aylık akbil!
Akbilinize ilk aylık yüklemeyi yaptığınız saniyelerle beraber masal başlıyor, bütün otobüsler, metrolar vapurlar size çalışıyor artık çünkü. Yok aktarma mı oldu, aman trafik mi tıkandı, yok efendim sadece canın mı sıkıldı.. bahane hiiç önemli değil, hooop iniyorsun otobüsten.. ver elini bir başka otobüs. ne keyif yarabbii
bi de elinde gps olacak, allaah yeme de yanında yat. adım adım nerdesin izlersin. işte kaybolmak böyle böyle tarihe karışacak zaten.
nitekim kabusa dönüşü tam ayın ortasındayken başlıyor. (Bilmeyenler neyim olabilir 1 aylık öğrenci akbili =60tl = 200 bilet) 15 gün sonra akbilde 100den çok daha fazla bilet kalmışsa aysonuna kadar otobüse binmediğin her dakika için üzülmeye başlıyor insan. Aysonunda sıfırlanıyor ya akbil, he.
3 gün sonra 1 ay dolmuş olacak, 64 bilet kaldı. üzüm üzüm üzülüyorum geceleri : |
"Hayır" dedi, "Sana kertik attırmadan kimse eve gitmeyecek bugün" diye haykırdı. Kara Sırtlı Martı, en nihayetinde bulunacaktı artık.
100.türüm Kara Sırtlım oldu, dün gördüm ço şükür! :) (Gerçi göçte gördüğüm balık kartalı, şah kartalı neyim de bana kertik olmuştu. Başımı havaya kaldırsam kertik oluyo anasını seveyim.)Neyse Sercan-Ömral kardeşlere bir kez daha teşekkürler ehehe
Çarşamba hava 19 derece neyim olacakmış of çok helecanlanıyorum, mont istemeyom gayrı.
Olm maaşımı aldım ehliyet almaya gidecem, insan bu kadar üşenir ha. Ne işlemi yaptıracağımı da bilmiyorum, işlem sırası falan yalan olmak üzere. Yalan olmasın diye kursa uğradım geçen, napçam netcem hacu diye. Kadın direk "Biz senin işlerini yaparsız, muamelecin oluruz 20tlye, sen bi tek imza atarsın" dedi. La bit git, o kadarcık parayı bile ne zorluklarla kazandım ben deyü saldırmak vardı ama yapamadım. Sesim çok boktan zira. (Yarın doktora gidecem. Az bişi boğazım acır gibi oldu, sevindim bugün. Yoksa direk ses kısıklığı başka bişiyim yok, aklıma kötü kötü şeyler geliyor her zamanki gibin)
bulut fotosu çekmeyi özledim lan.
Tam 1 haftadır sesim kısık. Gerçekten. Hasta falan da değilim. Eski sesimi çok özledim, valla insanlara güzel bişi anlatasım geliyor, sesim yetmiyor, içimde kalıyor hüzünleniyorum inanolsun.
Bu hafta ne kuşa gidebildim ne başka bişi (Bugün gittim kuşa gerçi). İşsizim di mi. ulan işsizken bu kadar yoğunsam iş bulunca şu an yaptıklarımı yapamıyorum diye ağlıyorum galiba. Hayır yapmam gerekenleri yapsam gam yemiyecem. doktora bile gitmedim lan sesim için. Ehliyetin parası hazır, işlemleri yapmaya üşeniyorum. Telefon hattımı değiştirecem, kontörün bitmesini bekledim. al bitti kontör kaç gündür hala gitmedim şubeye neyim. oyh
İstanbulda havalar kapalı, ah bi güneş gelse şöyle donmadan durabilsek sağda solda.
Bugün Ömral " ne saçma bi hayatın var lan, hem botanikçi, hem patoloji teknisyeni, hem de öğretmenmişsin" dedi. vallaha haklısın dedim. neyse ki işi gücü bıraktım. rahatladım velhasıl. (şimdilik) (annem hemen iş bakmaya başlamış bana, haberim yok. kadın benim yerime görüşmeye de giderse hiç şaşırmam vallaha)
Sizlere playlist çakam dedim. Mp3çaları güncellemeye de üşeniyorum, içimden en çok miyavladıklarım bunlar bu ara. Daha doğrusu aklıma gelenler bunlar mehehe
The chemical brothers - swoon
Billie Holiday- Am I Blue
Cranberries - Pretty
the Verve - columbo, valium skies , numbness
Bready Eye - Roller
Foals - After glow, 2 trees
Richard Ashcroft - Check the meaning
Karen Elson - The ghost who walks
The National - About today
Evely brothers - all have to do is dream
Beatles - With a little help
RHCP - Hump de bump
MGMT- Congratulations
Pet shop boys - Together
Two door cinema club - Undercover martyn, What you know
Replikas - Apartman Dairesi, Ruh feza
Bonobo - The plug
opeth - benighted
Iron Madien - Hallowed by the name
ayrın meydın ömral için. heheheh
Sanşaynlar Sarıyere gelin, kuşları sayalım. vallaha ço güzel, bi haftaya kuşçu yaparım sizi acımam. Haber neyim edin, yardımcı oluruz tabiiğ ki.
Merak edenler için anahtar kelimeler : ikgt, trakuş, kuşbank, birdlife...
si yu. (Eski sesimi köpekler gibi özledim, bundan sonra küfrederken bile bi daha düşünecem, sesimin kıymetini anladım vesselam)
İnsanların vücutları dövmelerle doludur. Hepsi mürekkeple dolu değil tabi, kimisi renk vermez. Nasıl mı fark edersiniz? Efenim kişi çok kendini beğenmişse, götünde bulut dövmesi belirir, ki bunu daha çok beğenir kişi. Ya da kişinin sevdiği bir nesneyi yakınındakiler de, dostları da bilir. Dövmeyi ilk onlar görür aslında.
Hani demek istediğim sizin yakınlarınız ki yakın olmaya gerek yok sizi tanıyanlar zaten bütün dövmelerinizi görürler. Sizin nerenize yaptırdığınız önemli değil. Kişi dövmesinin farkına varmayabilir çoğu zaman.
Asıl iş dövmeleri bulduktan sonra ne yapılacağını bilmek.
toparlayamadım.. dövme yaptırmak için çok para dökmeye gerek yok, zaten vücudumuzda farkında olduğumuz olmadığımız nicesi var. belki de yeni bir dövmeye yer yok düşünsenize :)
bir de belirgin hale getirmeye uğraşmayalım en iyisi..
Öğretmenliğe başlayalı 1 ay 2 gün oldu ve size şu kadarını söyleyeyim, ben gerçek anlamda öğretmen oldum.
Bakın artık çocuklara neler diyorum;
-Bana cevap vermeyin, siz kötü olursunuz
-Çocuklar aramız bozulmasın
-Konuşan eksi alır
-İsterseniz muhabbetinize müdürün odasında devam edin
-Öyle bir sınav yaparım ki...
-Zaten sinirlerim tepemde, bi de sizle uğraşmayayım, çatacak adam arıyorum o sen olma çocuğum
-Afyonumu patlatmadan okula gelmişim bi de size susun diyorum, konuşmayın be!
-Evet neler anladınız, güzel bi şekilde özetleyebilecek olan varsa artı vereyim.
Öğretmenliğim bunlarla da sınırlı değil. Yeni bi şenlik akımının öncüsü oldum. Artık her perşembe müdür yardımcısının odasına çocuk getiriyorum kavga gürültüyle. Kadının yine yüreği ağzına geldi beni o sinirle görünce. Bugün öğrencilerden biri "Hocam siz sinirlenince gözleriniz büyüyor" dedi. Demek biraz daha sinirlensem iyice Hulk'a dönecem.
(Bu arada ne kadar az yazıyorum farkındayım zira artık banyo yapmaya bile vakit bulamıyorum. Yalan değil olm gerçek! ahaha)
Az önce işte yorgun argın eve geçecem sokağın başındayım, 3 tane velet gördüm bi yere tırmanmaya çalışıyorlar. Şişşt dedim. Affalladılar bi. Napıyosunuz dedim. Çocuklar iyice şaşırdılar, sonra benim jetonum düştü. Napıyorum lan ben dedim. Eskiden olsa tırsıp lan başka sokaktan gideyim en iyisi diyecek olan ben, çocuklara laf attım. Çocuklar da bişi demediler, uzaklaştılar zaten. Ahahahaa...
Sayın sanşayn, yüzyılın işsiziyim diyen bendeniz geçen hafta bi labla anlaştı, bu pazartesi oraya da gitmeye başladı. Gel gelelim bizim programımız ne boktan oldu izleyelim. Pazartesi Marmara'ya gidiyorum, sonrası lab. Salı-çarşamba-perşembe-cuma ilkokul, sonrası lab. Cumartesi hep lab. Bi pazar boş.
Bugün işverenime ağladım ufaktan. Banyo yapmaya bile vakit bulamıyorum, isterseniz bırakırım işi diye te allaaam :)
Kuşlara nasıl hasretim anlatmak mümkün değül!
Dün akşamüzeri labda alkol solüsyonu hazırladım. gece rüyamda o alkolü kuşların kafesine döküyordum. Dökmeyeyim nolur, ölecek bunlar diyordum etraftakilere, arkadan bi ses sürekli hayır burcu dökmen laazım! diye gürlüyordu.
Önceki akşam eve dönerken yine işte cinler tepede, Otobüse bindim, trafik vardı, sonra otobüs kaza yaptı vs. indim bi hışımla metroya. Ama nası sinirliyim dişlerimi sıkıyorum falan. Metro yavaşlarken iğrenç bi ses çıkarıyor ya, işte o sesi duydukça vagonları tekmeleyesim geldi. Resmen hareket halinde olan metroya tekme attığımı düşündüm lan!
Ha bu arada dünya küçük, blogspot daha küçükmüş. blogspotta nitelendirdiğim "güzel insanlar" arasında olan "miskin" adlı arkadaşla labda tanıştık. O ismimi görünce tanımış, hello sanşayn deyü. Evet 3-4 saat kadar bu tesadüfe ağzım açık kaldi. Vay sanşayn vay didim :)
Haydin ben gittim. İnsanlık namına bi banyo yapayım artık.
(ya da ilkbahar göçünün insan ruhuna faydalarından bi kuple)
byk o sabah uyandığında canı çok sıkkındı. Okul-ev-iş arasına sıkışmış olan ruhu, zamanın güzelliklerine hasret kalmıştı. Kuşlara gidememiş martılara bile bakamamıştı. Sosyal ilişkileri pek tıkırında sayılmazdı. İşi çok yoruyordu ki işini sevmiyordu zaten. Pazartesi uyandığında "nolur hafta bi an önce bitsin" diyordu. böyle böyle cumaya varmıştı.
Giyindi, hava çok soğuktu. Zorla birkaç lokma tıktı ağzına. Çayı okulda içerim dedi. Çantasını toparladı evden çıktı.
Durağa yürüdü, karşıdan karşıya geçerken arabalara bakmak bile istemiyordu. Tek istediği bugünlerin sona erip gerçek anlamda baharın gelmesiydi. Hem doğaya, hem ruhuna.
Durağa varınca boynubükük bi şekilde beklemeye başladı otobüsünü. Hafifçe yokuş çıktığı için "çarpıntı" başlamıştı. Su içti. Su içerken kafasını yukarı kaldırdığında tepede bi kuş gördü. Gökyüzünü görmeyi bile mucize saydığı semtinde martıdan başka bi kuş vardı tepede. Şişeyi kapattı hemen. Ağzı açık, kuşu izlemeye başladı. Evet martı değildi bu! Kuş 4 sn kanat çırpıyor 4 sn süzülüyordu. Pırrrr.....Pırrr.... Bu uçuşu biliyorum dedi. Kanat genişliği, kuyruk uzunluğu.. kuşun siluetini tanıyordu! Atmaca! Bu bir atmaca!
Hem de onun semtinde. İlkbahar göçü. Atmaca.
İşte o sabah güneş böyle doğdu sevgili okurlar. İşine giden byk hiç sıkılmadı, hasta olmasına bile aldırmadı. Kuşlara gidememişti ancak bi atmaca onun kapısının önüne kadar gelmişti.
Ve 7mart günü.. byk bugün 2. kez dahiliyeye gitti. hala kuşlara hasret.
Hellolar hellosu! Üf, yazmaya ne kadar zamandır üşenmiştim, pek bi ekşın yaşanmadığından olsa gerek. Naptım lan ben 2-3 haftadır? Vallaha hatırlamıyorum. Öyle kuş gözlem falan da yoğun değildi, ne haltlar yiyorum lan ben?!
Efenim ben yüzyılın işsizi, ağır işsiz, cablıs ben.. Her tarafa bi olta sallamıştım. Aman şuraya da yollayayım cv, buraya da gitsin vs derken bi köşebaşındaki bakkalın mailine yollamadığım kaldıydı. Derkeen önceki gün aradılar dediler ki "Burcu'anım hala iş arıyorsunuz mu?", (Hoca durur mu, yapıştırmış cevabı)"Yes beybifeysullah" dedim. "O zaman yarın gelin görüşelim" dedi. "olrayt güldestem" dedim.
Efenim bugün belge teslim işlemlerini de hallettikten sonra içimi bi sıkıntı kapladı. Naptım lan ben?! deyü.
İlköğretim 6. 7. ve 8. sınıflara Fen bilgisi öğretmeni oluyorum lan!
işsizliğin bu kadarına pes diyor, çoluk çocukla napacağımı merak ediyor, ilk dersin korkusuyla geceleri uyuyamıyorum.
Geçen hafta bi rüyamda ilkokul 1. sınıf öğrencilerini dövüyordum tuvalet köşelerinde. Hayrolsun dedimdi, hayır mi şer mi bilmiyom gayrı.
Zaten Samsun Kuş halkalama işi de yattı...
Of lan.. İlk dersim için akıl fikir verin layn. Güleryüzlü mü olayım, hoşt mu diyeyim, cetvel mi götüreyim, napayım nedeyim?!
ilerki günlerde bol bol nimet çıbıkçıyı anacam gibi hissediyor, aklıma meclisin önünde diplomalarını yakan öğretmenler geliyor, dertlerimi unutup bambaşka hüzünleniyorum. İşsizlik bokum gibi lan. Allah belanı versin lan işsizlik.. Biz sizi ararız diyip aramayan bütün şirketlerin ben taaaaaa....
Mp3çalarımı yolda bulsalar bomba sanıp karakola götürecek bu insanoğlu. Dün bi alışveriş merkezine girerken çantam 2. kez x-rayden geçti, neymiş pilli bişi varmış, o neymiş. Resmen babaanne oldum ha, nostaljik ürünler çıkıyor çantamdan ahahah
Bugün dişçiye gittim. Diş işi kıl işi. Birbirlerine gerçekten çok benziyorlar. Tek şikayetim yanağımı ısırmam ve gıdımdaki bezemsi olay idi. Muayne sonucu 3 dolgu, bi tane de 20lik çekimine karar verildi. Adam ne zaman yapalım diyince hemen ağda mantığı yaptım. Olsun bitsin bi daha gelmeyeyim buralara dedim. Vee aradan 6 saat geçmesine rağmen çekilen dişin yarasından kan sızıyor. Kana doydum lan. (Vampirlerde ne mide var arkadaş, Allahın damaksızları, iğrenç be) Ha bi de 2 doz morfin yediğimi de belirtmek isterim. buna rağmen çektiğim acıları ben bilürün. Doktor bey de şaşırdı. En çok şaşıransa babam oldu. Morfinleri yedin yedin hala bişi olmadı, sen ne kadar içiyorsun kızcağızım dedi. Derbeder olan ben gülümseyemedüm bile. İğne yerleri mi daha çok sızlıyor, yoksa akan kan mı sinirimi bozuyor, efendime söyleyeyim dolgu yapılan dişlerim mi daha çok ağrıyor bilemiyorum. Bu hesaplarla geçiriyorum bu akşamı.. Of :/
Oysa bugün ne güzel kuş röntlicektim Yıldız parkında. of ulan of :/
Bari güzel bişiler anlatayım. Geçtiğimiz pazar günü KOSKS vardı, yani Kış Ortası Su Kuşu Sayımları etkinliği. İkgt olaraktan İstanbul'a dağıldık. Benim yol Terkos Gölü'ne idi. Şahane geçti! tabi ki yine küçük bi çamurcun oldum. Çok komik ya, çalının birinden geçiyorum bi bakıyorum atkı bere çıkmış kafadan, dallarda asılı. Böyle dikenli bi yerden geçiyorduk, aslında o kadar dikenli değildi ama, en azından bacaklarımda iki kat giysi olan ben bu kadar hissetmemeliydim. Ordan yürümek o kadar komikti ki, hem gıdıklanıyorum, hem acıyor, hem zıplıyorum falan. İlginç anlardı dostum. Sanki kirpi geziyor vücudunda öyle bişi :)
En belgeselimsi tadı tabi ki gözlemin finalinde yaşadık. Şimdi sabah 8 de başladık bi noktadan. Çamur izin verdiğince arabayla gidip en olmadı yürüyüp gölün diğer kıyılarını falan sayıyoruz. Yollar kötü olduğu için en az yarısını sayamadık, geri dönmek zorunda kaldık. Neyse, en son çok güzel bi nokta bulduk. Burdan sayarsak az çok toparlarız dedik. Arabayla gidiyoruz. Tabi o da bi yere kadar, indik yürümeye başladık ovaya dalıp. Olm, ova yeşil, ortasından incecik bi dere akıyor, ancak heeeeryer çamur. Seke seke yürüyordum, baktım olmuyor çamurski yaparaktan ilerlemeye başladım. Ekibimse suya 300-500 m kala durmuş teleskopla su kenarına bakıyor. Allah allah dedim, niye ilerlemiyoruz? gel bak dediler. Tamam dedim süper bi kuş bulduk, çok pis hava atıcaz. Bi baktım 10 tane Yaban domuzu! bizim gözlem yapacağımız noktada durmuş bi güzel ehmeh yiyorlar. Olmaz bu kadar arkadaş! :) geri döndük tabi napalım..
Böyle işte cancağız sanşayn. Yüksek lisansımızın ilk dönemini bitirdik bu arada. Darısı nice dönemlere inşallah :)
Not: Şu kan dursun nolur lan! keşke hep çocuk, keşke hep masum kalsak... 20'likler kusmuk gibün.
Not 2: Gözlemin süper türlerinden bahsedeyim, Büyük Tarakdiş, Çakır, Tarla ardıcı :) (ve daha nicelerüü :)
Şu hayatta bi günde oturup paso The Walking Dead izlemekten daha güzel şeyler olmalı. Olmalı çünkü bi günde bitiyor bu dizi. Zombi kafası da ayrı birşeymiş.
Ben eskiden değil filmini fragmanını bile izlemezdim bu pisliklerin. Ancak gel gör ki geçen yaz Freddy'nin son filmini bi şekilde izlememle başladı herşey. Artık izleyebiliyorum. Ama tabi ki aman da ne yapsam, korku filmi izlesem keyfim yerine gelse falan diye değil. Tvde falan varsa değiştirmiyorum kanalı. en fazla o.
Walking dead de çok dandikmiş he. Zombi sektörü sözüm sana! hep aynı hikaye len temem. gidin biraz da birbirinizi yiyin yauu
Bugüne kadar aldığım en güzel alkışı hatırladım bugün. Sizlerle de paylaşayım efenim.
Canım sanşayn biz bu yaz Efes pilsen one love'a gittik. İkinci gün İlhan Erşahin sahneye çıktığında yağmur başladı. Önce aldırış etmedik olsun, hava sıcak zaten dedik, lakin ki yağmur arttı, hayvanlaştı gitgide. Bütün kalabalık dağıldı. Sahnede müzik devam ediyor tabi. İlhan, bira, yağmur.. hehe güzeldi he. Neyse efenim, yarım saat evvel sahneönüne koşan insanlar, yağmurla beraber çil yavrularına dönüp kaçışmaya başladılar. Biz
bilimum örtülerle hırkalarla kuru kalmaya çalışırken kocaman minderlerin altına girmeye çalışanları görmeniz lazımdı haha :) Derken bi baktım insanlar poşet yağmurluk giymeye
başlamışlar. Poşetadamların sayısı arttıkça ben de alayım dedim.
O sırada yağmurun en hayvani halini aldığını söylememe gerek yok sanırım. Ortalık meydanlar bomboş, herkes bi yere sığışmış. Şalımı şemsiye misali kafama tutup kapıya doğru yürümeye başladım. Her taraf gölcük olmuş. Spor bapuçlarım su almasın diye seke seke yürüyorum. Bi ara öyle bi noktaya geldim ki adeta adadaymışçasına etrafım sularla çevrildi. Azcık geri çekilip ileri atlamamla bi alkış koptu. Meğersem standların çadırların oradaki bi dolu insan meydanda bi başına yürüyen beni izliyormuş. hahaha. Alkışın geldiği tarafa dönüp, kalabalığı görünce şaşkınlıktan gülümsemiş, sahne selamı vermiştim.
Ha sonunda ne mi oldu? Kapıya varan ben dünyanın en dandirik poşetinin 10tlye satıldığını, pazarlık payı bile bırakılmadığını görünce "zaten sucuk gibi olmuşum, bedava versen almam artık len" diyip sahneönüne geri dönmüş, sıçana dönene kadar eğlenmiştim.
Hey gidi hey.
"Anadolu doğasını katledecek “Tabiat Kanunu”na engel olmak için 24 Ocak'ta Ankara’da buluşuyoruz.
Anadolu’nun tüm dereleri hidroelektrik santralleri (HES) bahane edilerek satıldı. Vadilerimiz büyük bir yıkımla karşı karşıya.
Ormanlar 2B yasası ile talan açılmak isteniyor.
Dağlarımızı almak ve yok etmek için binlerce maden şirketleri sırada bekliyor.
Şimdi bütün Anadolu’yu korumak için verilen mücadelenin temel dayanağı olan hukuki haklarımız “Tabiatı Koruma Yasası” adı altında elimizden alınmak isteiyor.
Bu yasa Meclis’ten geçmesi demek Anadolu’nun koruma kalkanının kaldırılarak doğanın yıkımcılar karşısında savunmasız bırakılması demek.
Bu yasa suyumuzun, toprağımızın ve havamızın elimizden alınması demek.
Şimdi Anadolu’nun ve doğanın sahipsiz olmadığını göstermenin tam zamanı.
Buna dur demek için 24 Ocak’ta hep birlikte saat 11.30’da basın açıklaması yapmak için Ankara’da Meclis’in önünde olacağız..."
Anadolu’nun tüm dereleri hidroelektrik santralleri (HES) bahane edilerek satıldı. Vadilerimiz büyük bir yıkımla karşı karşıya.
Ormanlar 2B yasası ile talan açılmak isteniyor.
Dağlarımızı almak ve yok etmek için binlerce maden şirketleri sırada bekliyor.
Şimdi bütün Anadolu’yu korumak için verilen mücadelenin temel dayanağı olan hukuki haklarımız “Tabiatı Koruma Yasası” adı altında elimizden alınmak isteiyor.
Bu yasa Meclis’ten geçmesi demek Anadolu’nun koruma kalkanının kaldırılarak doğanın yıkımcılar karşısında savunmasız bırakılması demek.
Bu yasa suyumuzun, toprağımızın ve havamızın elimizden alınması demek.
Şimdi Anadolu’nun ve doğanın sahipsiz olmadığını göstermenin tam zamanı.
Buna dur demek için 24 Ocak’ta hep birlikte saat 11.30’da basın açıklaması yapmak için Ankara’da Meclis’in önünde olacağız..."
Ankaralılar.. nolur.. gidin.
Durduk yere mırıldanmaya başlamıştım. Müzik açayım dedim. Bilgisayarda klasör aramaya üşendim, internete girdim. Radyoodtünün sayfasını açtım her zamanki gibi. Bob Marley - Is this love mırıldanıyordum. Radyodan ses gelmeye başladı. "I wanna love you and treat you right; I wanna love you every day and every night..."
insan pek mutlu oluyor böyle denk gelişlere canım =)
Not: İstanbul'a temelli döndüğümden beri radyoodtü dinliyorum. Sabahları modern sabahlar falan.. Kopamadım cancağızım.
Dün akşamüzeri okuldan dönerken işte dingil 112 otobüsünü çok bekledim, sonra pes ettim vapurla gideyim bari dedim. Önceki gün NTV yayınları'ndan Paranoyak kitabını almıştım. Zira kitapçıda öylesine karıştırırken gülmeye başlamış, elimden bırakamamıştım. Yollarda okuyordum dün işte. Vapura bindim, öyle bıyıkaltından gülerken yanık bi ses bağırmaya başladı. "O yaktı kül etti, Allahım kurtar beni.." deyü fantazi söylemeye başladı birisi. Darbuka da çalıyordı üstelik. Durumun absürdlüğüne daha da güldüm. O sırada parçayı değiştirdiler, "Sevdalıyım sevdalıyım yaban gülüm sevdalıyım.." diye. Etrafımdakiler de bıyıkaltından gülüyorlardı, bu şarkıyla kahkaha moduna geçtim ben. Tabii telefon çaldı, akşamları dışarda oturmama alışkın olan annemi vapurda olduğuma nasıl inandıracam düşünceleriyle açtım telefonu. Anneme açıklama yaparken karşımdaki adam iyiden iyiye güldü. ahahah. Diyeceğim o ki, Çingene vapuruna neden çingene vapuru deniyormuş öğrendim efem :P Bi kere daha denk gelmiştim böyle bişiye ama o gitarlı falandı. (daha entel ahaha)
Dünkü vapur bayaa komikti lan. Büfeye gittim çikolata neyim almaya. Tam köşeyi döndüm, yerde sarı parlak bişi giymiş köpek. Köpeğin tipine ahaha diye gülerken sahibinin leopar desenli bacakları gözüme ilişti, kadının belden yukarsına bakamadım gülmekten :) te allaam ya
Ne diyordum?
Kitap şahane olm! Ordan araklayıp bisürü şeyi buraya yazasım var ama okuyum bence. Trafiğin bütün negatifliğini alıp götürüyor :)
Almak istediğim diğer bi kitap var, hiçbi yerde bulamıyorum..
“Yaşamın kalitesi, bir günü diğerinden ayıran özelliğinin olmasıdır. Tespih tanelerinde imame dediğimiz daha büyük taneler vardır; burada duraksanır ya da farklı bir şey söylenir. Yaşamın akışında da imameler vardır ve bu imamelerin sayısı yaşamın kalitesini belirler. Bir insanın tespihinde ne kadar çok imame varsa, o insan hayatı o denli zengin yaşıyor; hayatını ve ilişkilerini çeşitlendiriyor..."
Canım hocam Prof. Dr. Ali Demirsoy - Doğaperest.
Havada durma potansiyelimin çok yüksek olduğu şu günlerde gerçekten ilginç ya da efenime söyleyeyim vatana millete hayırlı, önemli şeylerden bahsetmek isterdim ancak satırlarım bu gece "Allah hepimizi Acun ingilizcesinden korusun arkadaşlar" kıvamında olacak. şimdiden özür dilerim.
Bugünlerde iştahım şahane. Künefe favorim. Aslında bütün tatlılar, yemekler favorim. Boş çevirmiyorum tabakları. Endişelenmeyiniz iki okula gideyim eritirim ben bunları.
Bi yandan da yok böyle dans dingilini seyrediyorum. kalabalık evde yaşamanın getirdiği bişi bu da. aile televizyonu neticesinde ahaha. sesi kısık ama. eleme heyecanı yaşıyorlar. Allaam defnecoyfıstır'ın tepkilerine bi el at bi bişi et. öbür kız elendi diye yere çökmeler neyim. Sabaya olan nefretimi buna çevirmekten korkuyorum.
zaten bu akşam televizyon bi acayip ya da benim kafa güzel.. zira arkada oturan seyircilerden birini ebru gündeşin 30 yıl önceki haline benzettim (evbirliğiyle benzetmem kahkahalar eşliğinde onaylandı) öbür bi tane kadın var o da seyirci o da fatoşun suçu ne dizisindeki megamemeli kadına benziyor..
tv seyretmek istemeyrum laan!
2 haftadır inebolu'ya gidiyoruz. metro turizm ile. Siz bilmezsiniz benim yeminim vardı. Kamyona binerim metroya binmem demiştim seneler önce. Zira bunlarla olan yol bitmiyor, her kazaya köye giriyorlardı. Anam başımda ekmek kırdı, bindik. Geçen yıllar sayesinde bi takım değişiklik olmuş evet. Bi kere hostesleri zayıflamış. koridor tarafında uyuyana çarpmıyorlar ço şükür. Yol yine aynı. bitmiyor da bitmiyor.
bu hafta İstanbul'a dönerken bebekler gibi uyudum yolda. inanılması güç ama gerçek. Montumdan şahane yol yastığı oluyormuş. yaz kış farketmez bundan sonra her yolculukta benimle kendisi :)
İnebolu'da bütün esnafla kanka olduk sayılır. belediye başkanından kaymakamına her yetkiliyle tanıştık o derece. Evimizi başımıza yıktılar da efenim. neyse...
Ben size kuşumdan bahsetmemiştim hiç. alınalı 2 ay oldu rahat. ben esasında faregillerden bişi alacağdım ancak babam bunu getirmiş. biz de var olan sevgimizi kendisine yönelttik. hayvan ruh hastası çıktı lan. eve geldikten bi ay sonra el teleklerini kopardı, kanlar içinde bulduyduk. şimdi gayet uçabiliyor ancak çok sinirli. aşırı gergin. en ufak bi sese tahammülü yok gerizekalının. cakcakcak öterek beyin emiyor. babam şimdi gitti bi de dişi aldı buna. dul kuş. daha önce yumurtlamışmış. neyse. hanımı başka kafese koyduk. ulan bi baktım kanadının biri bi garip duruyor, sırtında durması gereken yerden daha aşağıda tutuyor. çok korkuyor, çok hızlı nefes alıyor. hem kanadı kırık, hem astım. hani babam bu hayvanı nasıl süper kuş diye aldı bilemiyorum. nitekim canlıların parayla satılmasına karşı olduğum için sağlıklıymış değilmiş çok takmıyorum. neyse bizim ruh hastası dişiyi de beğenmedi. hayvan su içse bağırıyor yem yese bağırıyor. sinir hastası manyak of.
yarına 2 final var ve ben hala çalışmadım. Yüksek lisans çok güzel lan. hani össden sonra hazırlık okurken olan rahatlık var şimdi. kebapspor.. botanikle de aram iyi. bu arada ufaktan iş bakıyordum ancak laboratuarda kesin olarak çalışmak istemediğime karar verdim. üniversitede kalmalıyım. belgesel işine atlamalıyım. (belgesel sektörü! www.coskunaralbykyayardimetsin.com! )
3 gündür içimden miyavlıyorum.. athenadan, gülemiyoruum ağlayamıyoruum, senden uzakta birşey yapamıyoruum deyü.. kalb-i şarkısı.
Collins siparişi verdim. en kral kuş kitabı diye biliyorum kendisini. kuşçular elinden düşürmüyor. hatta bi tanesinin tuvaletinde görmüştüm bu kitabı ahaha:)
tvnin sesi hala kısık. şahane. film başladı bi. dandik filmler izlesem de film anlatıyorum köşesi yapsam. olar valla he.
son olarak araba kullanmaktan ne kadddaaar keyif aldığımı belirtir, bana bir araba alanın 3 ay şöförü olacağımı duyururum. (sınavlardan geçtim ama kursa gidip direksiyon derslerine giresim var, sırf araba kullanmak için lan! =)
okuma sabrı gösterenlere ayrı teşekkür ederim.
Güzel ve çirkin bu kadar bir arada olmamalı. Bi tutam bok ilen bi tutam çiçek karışımı bişi bu. Kusacam inanolsun.
Şimdi biz evdeyangelipyatanspor olmak üzere oturuyoruz, biraz kestane biraz kabak kelleri falan fişmekan. Reklamlarda kanalı değiştirirken cnntürkte Saba denyosunun programı varmış. aman ne görelim! MFÖ canlı performans! oyy..
MFÖ dinlemek için kimlere katlanıyoruz ya çıldırıcım.
bu gecenin sıralaması ise şöyle
mfö > Kabak kelleri > Saba salağı
Bak şimdi kameraman sırayla grup üyelerini gösteriyor. yüzümde geniiiş bi tebessüm. derken gerzeğin o kocaman sırıtışı görünmüyor mu of! biri suratıma kusmuş gibi hissediyorum yemin ediyorum. Iyyy
(16ocak2011)
LA NOLİY?! demekten kendinizi alıkoyamayacaksınız!
ama yine de 2011 güzel bence :) neyse.
efenim kıyafet pabuç alışverişini sevmem. ruhum daralır. içim sıkılır. o yüzden çok nadir alışveriş yaptığımı söyleyebilirim. konuya geliyorum, kardeşimle akşamüzeri bi yere gitmemiz gerekti. kendisi kazak istiyormuş. önceden de sözümüz vardı, gittik paşa paşa. 2-3 mağaza gezdik, az önce saydığım belirtiler kendini göstermeye başlayınca çıkalum dedim. lakin ki o sırada başka bi mağazaya girmiş bulundum.
İşte! biri beni bi şekilde mağazaya soktuktan sonra beeelki birşeyler beğenip beeeeeeeelki deneyebiliyorum. nitekim öyle oldu. bi penye denemeye niyetlendim. lan! giydim çıkardım, sol kolum hayvan gibi çizilmiş. alarmın iğnesi falan çıkmış sandım. meğerseeem dikişler arasında iğne kırılmış, ben giyinirken kolumu yüzdü dingil! sen git, içinde dikiş iğnesinin kırıldığı penyeyi bul.. şans tabiğ yes.
gelelim diğer konuya. 2 hafta önce kardeşime mp3çalar alırken (lan biz bu kıza ne çok şey alıyormuşuz be) yandaki kurbağayı beğendim. dandik mandik ama olsun alacam bunu dedim. o gün oradaki satış elemanı o kadar çok almayın dedi ki gerçekten de almadım. nitekim aklımda kaldı. bugün almaya karar vermiştim. gittim mağazaya yok dediler. başka şubelere baktırdım bayrampaşa da mı ne görülmüş başka da kalmamış. Şimdi efenim bu satış temsilcilerinin dediklerine inanmayın, kendimden biliyorum, bunlar orada 2 tane görürler ama söylemezler. o yüzden üşenmedim yolumun üzerindeki başka bi mağazaya da uğradım. o da kalmadı dedi. hay ananı dedim.
eve geldik, biraz zaman geçtikten sonra internetteyken aklıma geldi. sitesinden alayım dedim. sepete eklememle elektriklerin kesilmesi bir oldu!
ne dediniz duyamadım? LA NOLİY?! yaaa...
(almaktan caydım ama şunun güzelliğine bakın yaa.. baktıkça alasım geliyor şardola)
çamur at izi kalsın değil, çamur at esir alsın.
Efenim şöyle anlatayım, dün Küçük Çekmece Gölü'ne gittim kuş röntlemeye. Bayaa bi gezdik, yürüdük. Güneşin batmasına bi saat falan kala yırtıcıları bol bulacağımızı düşündüğümüz özel bi araziye girdik duvarlardan atlayarak. İçersi orman, sazlık, dere tepe çamur ne ararsan var. Yolu bulana kadar bi kaybolduk, sonra bi patika bulduk şükür. işte kerkenezdi, şahindi, ağaçkakandı derken dönelim dedik. dönelim de nerden girdiğimizi bulamadık, yine bi küçükten kaybolduk. Dedim duvardibini takip edelim, hem beton merdiven gibiydi. (Basamak yüksekliği 120cm olan merdiven!) tamam lan dedim. o kadar kaya tırmanışı şeysine gittim bi işe yarasın dingil dedim. tırmanmaya çalıştım. kah çamur oldum, kah çamura çantamı koydum. derken bi baktık artık çıkılmayacak noktadayız, yine sazlıklara girelim dedik. hay girmez olaydık.. En sonunda araziye girdiğimiz yeri bulduk. O önde ben arkada tırmanıyoruz ufaktan. Allah! Çamur deryası! Gerek daireler çizerek, gerek dümdüz yardırarak ulaşmaya çalıştık. O, çamur deryasında süper bi yol buldu, atladı kurtardı kendini. Ben, arkada izleri takip ederek çıkayım dedim veeeeee....
Arkadaşlar, meğersem benim bataklık fobim varmış.
Gerçekten. Önce sağ ayağımı attım, baktım batıyorum onu çıkarayım derken sol ayağım da battı ve kımıldayamadım! AYAKLARIMI HAREKET ETTİREMEDİM LAN! hemen bi çığlık tabi.. Yukardan döndü geldi, önce inanmadı battığıma. Sonra ayaklarımı göremeyince oha dedi. ("oha"yı italik yazınca çok şiirsel oldu lan ahaha) 5. çekişinde sadece bi ayağımı kurtardık, tabi ayak oldu fil ayaaa.. 30 kg bişi bi ayak. Tabi benim sırtımdan buz gibi terler indi onu beklerken. Allaam dedim bu ne biçim çaresizliktir dedim. Sen kimseyi çaresiz etme dedim. Yok böyle bişi he!
Bi daha çamura basmam arkadaş, esir alıyo namussuz..
Not: Pazar günkü tur için, hem de beni çamurlardan kurtarabildiği (!) için Ömral'a yeniden teşekkürler :) (gerçi küfürlü yüzümü, özümü gördü ama napalım.. olcek o kadaa)
Yeniyılın ilk sabahı üşenmedim erken kalktım. Çantayı hazırlayıp evden fırladım, tam vaktinde buluşma yerindeydim. (bu sene geç kalmak yok :) düştük yollara, kuşların peşine.
ilk durağımız Sarıyer. uzun zamandır gitmemiştim oraya. bugün de şansıma hava güneşliydi. kah aşk-ı fefnu aklıma geldi, kah nefis sarıyer böreği.. hey gidi hey diyerekten martılara dikkatimi verdim. martılarda yaş tayini/tahmini çalıştık. derken öğlen oldu. dedik başka yere geçelim.
ikinci durağımız Rumeli Feneri. İşte bu çok güzel oldu. oraya daha önce hiç gitmemiştim. (evet!) saat öğle civarı olduğu için işler kesattı pek kuş bulamadık esasında. daha önce gördüğüm türlerdi. neyse efenim. kah muhabbet kah manzara kah jandarma gbt taraması derkeeen dönelim dedik. hava da serinlemeye başlamıştı. bu arada rumeli feneri herşeye rağmen çok sessiz sakin bi yer. (yolda yürürken evlerden birinin balkonundan bi ses geldi: " Oğluuuum nerdesiiinn??" tam zıt yönünden bi bağırtı: "Bahççedeeeyiiim!!" babası daha da bağırarak: "Haaangii bahhçeedeee??". Canım iletişim.)
nihayetinde dönelim dedik durağa geçtik. tam burada deli yok lan diye düşünürken yan tarafa bi kadın geldi. nasıl küfür! nasıl kıyamet.. aboouuu.. tam deli. durakta bizden başka 3-4 kişi vardı, tabi bi de sümüklü çocuk. Küçük yeşil sümük, önce bizim köpek sevdiğimizi görünce bi paket cipsinin hepsini köpeklere yedirdi. Cips bitince yerdeki sigara izmaritini aldı bize racon keserek cebinden çıkardığı kibritle sigarasını yaktı(!) (bitmiş sigaranın neresini yakacak dingil) sonra bi paket bisküviyle geldi 2 -3 tanesini köpeklere attı. sonra yoldan geçen ineklere koştu. sonra başka mahalledeki çocuklar yavru köpek taşıyorlardı onlara koştu. en sonunda kocamanyeşilsümüğünü çok klas bi hamlede koluna sildi. artık hem yorgunluktan hem de çocuktan bayılmak üzere olan ben otobüsü görür görmez sevinç içinde "otobüsümüz geldii!" dedim. lafım biter bitmez o cünyırsümük delikadına dönüp, "Arabamız geldiii!" dedi.
Allahım olmaz böyle çile dedim. Böyle kapak görülmedi ulan.
Not: Bugünkü tura beni dahil eden, üşenmeyip bilgilerini aktarmaya çalışan Ömral Ünsal Özkoç ve Dilek Şahin'e çok çok teşekkürler :) (bkz. İKGT, http://ikgt.org/ )
Olay, yılbaşı gecesi, yani 2-3 saat evvel gerçekleşti. Ailesiyle yemek yedikten sonra sıkılan bünye sahibi bendeniz bi arkadaşını kandırarak Beşiktaş'a gider. Nitekim Beşiktaş'ın sakin olacağını bilir. Beşiktaş'ta herhangi bir mekana, herhangi bir rezervasyon yaptırmadığından son derece ezik masaya düşerler. Birşeyler sipariş ettikten sonra ortam kalabalıklaşır, rezerve masalar sahiplerini bulur....
Esra: -Benim 2011'den bi beklentim yok yaa
Burcu: -Benim de yok olm, baksana polarla geldim
E. -O da bişey mi, geçen sene pijamaylaydım ben.
B. - Lan sosyal bi ortamdan bahsediyoruz. Şurdaki kadın topuklu giymiş, bendeyse çift kat çorap var ahahaha..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)